Bana içeriğinin masum olduğuna dair yemin etti. | Open Subtitles | لقد أقسم أن محتويات هذا الخطاب بريئهمنأىّخيانه. |
-her erkeğin hayatından bir zaman gelir, kendi içeriğinin yetmediğini anlar. | Open Subtitles | هما جايين بوقت في حياةِ كُلّ رجلِ عندما يصلَ إلى مواجهِ الحقيقة بأنّ محتويات ثلاجتِه لا تَقْطعُها. والآن. |
Hala, toksikoloji raporlarını ve mide içeriğinin analiz sonuçlarını bekliyorum. | Open Subtitles | مازلت أنتظر عودة نتائج السموم وتحاليل محتويات معدة الضحية |
Mide içeriğinin kokusuna bakılırsa, benim tahminim tekila! | Open Subtitles | في تخميني المستند على التنشق لمحتويات المعدة , التاكيلا |
Cam, Chloe Robertson'un mide içeriğinin analizini tamamladım. | Open Subtitles | (كام)، إذاً أنهيت فحصي لمحتويات معدة (كلوي روبرتسن). |
Bu gerçekten etkileyiciydi. Ve bu da kapsüllerin içeriğinin uzay boşluğuna yansıtıldığı ve 2 mil ötedeki uzak bir uçurumun son gecesinden alınan bir fotoğraf. | TED | وكان ذلك بالفعل عاطفياً. وهذه الصور تم إلتقاطها في الليلة الأخيرة من هاوية بعيدة حوالي ميلين، حيث كانت محتويات الكبسولة تنتشر في الفضاء. |
Başka evlerde de aynısını yapmaya başladık, ve her zaman, sadece güzel bir alan oluşturmanın değil, o binalarda yapılanların içeriğinin de önemli olduğunu göstermeye çalıştık. | TED | تحول منزل إلى بضعة منازل، وحاولنا دومًا أن نقترح ليس فقط أن صناعة وعاء جميل هو أمر مهم، بل إن محتويات ما يحدث لهذه البنايات هو أيضًا مهم جدًا. |
Yani asansör, kasanın içeriğinin taşınmasına yetecek kadar bodrum katında kalmamış. -Doğru. | Open Subtitles | ليس بالوقت الكافي لحمل محتويات الخزنة |
Mide içeriğinin sonuçlarını aldım. | Open Subtitles | مرحى - لقد حصلتُ على نتائج تحليل محتويات المعدة |
Örneğin, mide içeriğinin bize göstereceği şey ise... | Open Subtitles | على سبيل المثال محتويات المعده |
Lisa'nın yayıncılarından biri kitabının içeriğinin bir kısmını dışarı sızdırmış. | Open Subtitles | (أحدناشري(ليسا.. كشف.. محتويات الكتاب |