| Dijital bir kaydı kurtarmam için beni istediğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنكِ تريدين مني أن استخلص معلومات من أحد التسجيلات |
| Lufthansa işi için beni sıkıştıran polisler sanmıştım. Meğer narkotikmiş. | Open Subtitles | ويضغطون علي بسبب حادثة لوفتهانزا لكن إتضح أنهم من شرطة مكافحة المخدرات |
| Yapmak zorundan olduğum şey için beni affedeceğini umuyorum. | Open Subtitles | أدعو منك ان تغفر لي على ما يجب أن أقوم به. |
| Sırf o kızla beraber olabilmek için beni hamile bıraktın değil mi? | Open Subtitles | لقد جعلتني حاملا فقط لتتمكن من إبعاد تلك الفتاة؟ |
| Endişelenmiyorum, çünkü zaten hiçbir şey için beni dava etmeyeceğinize razı oldunuz. | Open Subtitles | لست قلقاً فقد وافقتم مسبقاً على عدم مقاضاتي بسبب أي شيء |
| Profesyonel olmaya çalıştığım için beni affet. | Open Subtitles | إغفرِ لي لأنني أحاول أن أكون محترفاً أنا آسفة |
| Bu yüzden, hak ettiğin gibi bir baba olamadığım için hayallerinin peşinden koşmanı sağlayamadığım için beni affet. | Open Subtitles | لذلك , اغفري لي لعدم كونني الوالد الذي اردتيه لعدم توفيري اي وسائل لكي تحققي احلامك |
| Kimse bunun için beni suçlayamaz, tamam mı? | Open Subtitles | لا يمكن لأحد أن يلومني على هذا، أليس كذلك؟ |
| Kimse yemem için beni mutfağa gönderemeyecek. | Open Subtitles | لن يجرؤ أحد أن يطلب مني أن آكل في المطبخ |
| Jack Ağustos'ta kalmam için beni davet etti ama gelemeyeceğim sanırım. | Open Subtitles | لقد طلب مني أن أسكن معه في شهر أغسطس لكني لست متأكد من أني سأذهب |
| Seni getirmem için beni yolladı. Cehennemin kapıları açıldı. | Open Subtitles | لقد طلب مني أن أحضركِ له لقد انطلق الجحم كله |
| Lufthansa işi için beni sıkıştıran polisler sanmıştım. Meğer narkotikmiş. | Open Subtitles | ويضغطون علي بسبب حادثة لوفتهانزا لكن إتضح أنهم من شرطة مكافحة المخدرات |
| Düşürülmüş suçlamalar için beni tutuklayamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك إلقاء القبض علي بسبب تهم تم إسقاطها |
| Ehliyetsiz araba kullandığım için beni cezalandırıyor musun? | Open Subtitles | هل هذا عقاب لي على القيادة دون رخصة قيادة ؟ |
| Ehliyetsiz araba kullandığım için beni cezalandırıyor musun? | Open Subtitles | هل هذا عقاب لي على القيادة دون رخصة قيادة ؟ |
| Annem sırayla konuştuğumuz bir telesekreter mesajı doldurmamız için beni zorladı. | Open Subtitles | لقد جعلتني أقوم بتلك الرسالة المخجلة حقا حيث نتناوب بأصواتنا |
| Saygısızlığım için beni bağışla gizemli bilge. | Open Subtitles | سامحني ، أيها الروحاني الحكيم على عدم احترامي لك |
| Güvercin olduğum için beni çekici bulmuyor. | Open Subtitles | هو ليس منجذب لي لأنني فقط حمامة |
| Gelecek vaat eden bir öğrenciden, kolay vazgeçmediğim için beni affet. | Open Subtitles | سوف يغفر لي لعدم الرغبة لجزء بسهولة... ... مع طالب أن ل وجد واعد. |
| Çünkü o gün olanlar için beni suçluyor. Anneni çaldığım için beni suçluyor. Ama iyi olacaktır. | Open Subtitles | لأنهُ يلومني على ما حد ذلك اليوم يلومني على سلبهُ أمكِ، سيكون بخير رغم ذلك. |
| Yani sonunda kendimle ilgilenmem için beni zorlayan bir şey var içimde. | Open Subtitles | أعني، أخيراً لديّ شيء بداخلي يجبرني أن أعتني بنفسي، أترين، أنا مثلك |
| O seçimden beş ay sonra, yeni seçilen vali bu yeni kurulmuş ofis için beni ilk Göçmen İlişkileri Müdürü olarak atadı. | TED | بعد الانتخاب بخمسة أشهر، العمدة المنتخب حديثاً عينني المفوضة الأولى لشؤون المهاجرين للمكتب الذي أُنشئ حديثاً. |
| Holy Usta saygınızı göstermek için beni davet ettiniz. | Open Subtitles | السيد المقدس طلب منى ارسال له ما طلب منا |
| İstediğin şey, ilk olarak listeyi hacklemem için beni işe alan adamın adı. | Open Subtitles | ما تريده هو اسم الشخص الذي وظف أول شخص لإختراق القائمة |
| Buradan çıkmak için beni böyle ikna edemezsin. | Open Subtitles | هذه ليست بالضبط الطريقة الأفضل لإقناعي بأن أدعك تخرج من هنا |
| Desteğini alıp alamayacağımı öğrenmek istediğim için beni suçlayabilir misin? | Open Subtitles | أقصد, هل تلومينني على إرادتي لمعرفة إذا كان لدي دعمك؟ .. و |
| Savcı Bey, yaptığım şey için beni affedin. | Open Subtitles | السيّد المُدعيّ العام سامحني على ما فعلت |