| Yeni bir kanıt bulduk ve cuk oturuyor Miguel. | Open Subtitles | "لقد وجدنا دليل جديد وهو يخرجه من القضية "ميجيل |
| Amigo kızlardan birinin, ölmeden önce RJ ile beraber olduğuna dair kanıt bulduk. | Open Subtitles | وجدنا دليل بأن أحد المشجعات... من الممكن انها كانت مع ار جي قبل ان يموت |
| Buzdan yapılmış Özgürlük Heykeli'nde sana ait kanıt bulduk. | Open Subtitles | وجدنا دليل منكِ على تمثال ثلج الحرية. |
| - Kesin kanıt bulduk diyebilirim. Kül ve duman sayesinde. | Open Subtitles | لقد وجدنا الدليل الدامغ مع التشديد على "المشتعل" |
| Görünüşe göre kanıt bulduk. | Open Subtitles | يبدو أننا وجدنا الدليل |
| Ancak bu gerçeği ne kadar gözardı etmeye çalıştıysak onu kanıtlayan o kadar çok kanıt bulduk. | TED | ولكن كلما حاولنا أن تتنكر لهذه النتيجة، كلما وجدنا أدلة أكثر تدعمها. |
| Roger ve ben evimizin lanetli olabileceğine dair bir kanıt bulduk. | Open Subtitles | روجر وأنا وجدنا دليل أن المنزل مسكون |
| Hayır, adli bir kanıt bulduk. | Open Subtitles | لا ، وجدنا دليل فعلي |
| Luca'nın vurulduğu yerde kanlı bir kanıt bulduk. | Open Subtitles | " وجدنا دليل دم في موقع مقتل " لوكا |
| Eva'yı Cole'un öldürmediğine dair bir kanıt bulduk. | Open Subtitles | وجدنا دليل بأن " كول " لم يقتل" إيفا" |
| kanıt bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا دليل. |
| Alternatif gerçeklikte bir kanıt bulduk. | Open Subtitles | وجدنا دليل في الواقع البديل |
| Öyle bir şey demedim, ama kadının yatağının yanında bir itfayeci olabileceğine dair kanıt bulduk. | Open Subtitles | لا أقول ذلك لكن وجدنا أدلة على إطفائي في سريرها |
| Flegman'ın cinayetiyle bağlantılı bu arabada ikinci dereceden kanıt bulduk ama şimdiki yerinde bir kanıt yok. | Open Subtitles | وجدنا أدلة ظرفية في هذه السيارة تربط بينه وبين قتل فليجمان ، و ولكن لا دلالة من مكانه الحالي |
| Sanga'nın, Haşhaşileri kiraladığına dair kanıt bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا أدلة على أن سانغا استأجرت الحشاشين |