| diyorsunuz. Ormandaki dokuz stratejik patikaya yerleştirdiğimiz Noel ışıklarıyla kaplanmış dev ağaçlardan bahsedeceğim. | TED | سأتحدث عن أشجار عملاقة وُضعت في تسع طرق إستراتيجية في الغابة مغطاة بأنوار عيد الميلاد. |
| Gelin satenleri ile yerden tavana kadar kaplanmış bir oda. | TED | غرفة مغطاة من أرضها لسقفها بقماش الساتان الزفافيّ. |
| Çatı güneş panellerini aklımızda canlandırdığımızda gözümüzün önüne Miami'de güneş panelleriyle kaplanmış bir depo gelir. | TED | وعندما نتصور أسطح الطاقة الشمسية في عقولنا فإننا نرى مستودعًا في ميامي مغطى بالألواح الشمسية. |
| Dünyamız buzlarla kaplanmış olabilir, ama bir gün... ..tekrar yüzeydeki yerimize kavuşacağız. | Open Subtitles | - عالمنا من الممكن انه مغطى بالثلج -ولكن في يوم ما - |
| Çocuklar bayılıyor çünkü tadı çikolata kaplanmış lastik gibi değil. | Open Subtitles | والأطفال يحبونها لأنها ليست بطعم إطارات مغلفة بالسكر |
| En fazla 9 dolar 99 sente kadar çıkıyor ve kurşunla kaplanmış olabilir. | Open Subtitles | فقط تحسب الى تسعة دولار و 99 سنت، و قد تكون مطلية بالرصاص، |
| Genelde bir grup garip tip üzeri tavuk tüyleriyle kaplanmış bir minibüsle birini yakalasa olan budur. | Open Subtitles | ذلك ما يحدث حينما يتعرّض رجل للمُطاردة بواسطة مجموعة غرباء أطوار في شاحنة مُغطاة بريش دجاج. |
| Yakında, farklı organizma topluluklarıyla kaplanmış olan bacalar vardı. | Open Subtitles | بالقرب , كانت هناك مداخن مغطاة بمجتمعات متكاملة من الكائنات المختلفة |
| Mavi ispirto ile kaplanmış. Kemik koruyucu madde. | Open Subtitles | كانت مغطاة في الكحول التشويه والتحريف، حافظة العظام. |
| Sonra onu orada kıçı başı açık, üstü başı mumla kaplanmış ve yatağa bağlanmış şekilde bırakacağım. | Open Subtitles | ثم سأدعها لوحدها .. عارية مغطاة بشمع سائل ، مربوطة على السرير |
| Sonra onu orada kıçı başı açık, üstü başı mumla kaplanmış ve yatağa bağlanmış şekilde bırakacağım. | Open Subtitles | ثم سأدعها لوحدها .. عارية مغطاة بشمع سائل ، مربوطة على السرير |
| Mezardaki toprağı inceliyordum ve keten tohumu yağıyla kaplanmış iplik parçaları buldum. | Open Subtitles | لقد كنتُ اصفي التربة من قاع القبر و وجدتُ ألياف مغطاة بزيت بذرة الكتان |
| Arabam şimdiden patates püresiyle kaplanmış gibi duruyor. Senin için yıkattırırım. | Open Subtitles | سيارتي بالفعل تبدو مغطاة بالبطاطا المهروسة |
| [Ohagi: Fasulye doldurulmuş soya unu ya da susam kaplanmış pirinç keki.] | Open Subtitles | اوهاجي هو كعك من الارز مغطى بالمربى وطحين الصويا والسمسم |
| Lincoln'un kucağında nikotin bantları ile kaplanmış, göğsünde bir tabela varmış. | Open Subtitles | مستلقياً في ساحة لينكولن مغطى بـ رقع النيكوتين مع إشارة على صدرك |
| Akciğer dokusu çok ince bir tabaka pas zerrecikleriyle kaplanmış. | Open Subtitles | نسيج رئتيه كان مغطى بغشاء رفيع جداً لجزيئات الصدأ |
| Duvar yumurta kaplarına benzeyen birşeyle kaplanmış,yumuşak ve sünger gibi olmaları hariç. | Open Subtitles | و اقرأ من النص الجدار مغطى .. بشيء يشبه صناديق البيض |
| Kim bulacak kendini kaplanmış oarak sulu hamurla ve bulacak kendini balık lokantasında? | Open Subtitles | من سيجد نفسه مغطى بالزبده وسط طبق مأكولات بحرية |
| Bakırın üstüne çinkoyla karartılmış nikelle kaplanmış. | Open Subtitles | مغلفة على نيكل و زنك مسوّد على نحاس |
| Kahve çekirdekleri ve talk macunuyla kaplanmış. | Open Subtitles | مطلية بمعجون البودرة وحبة البن |
| Bütün şişeler toz katmanıyla kaplanmış. | Open Subtitles | كل زجاجة مُغطاة بطبقات من الأتربة |
| Şekerle kaplanmış havuçlu pancar, ayrıca garam masala. | Open Subtitles | أنه جذر الشمندر المغطى بالسكر مع الجزر، وأيضا التوابل الحارة. |
| Kelimenin tam anlamıyla yaralarla kaplanmış. | Open Subtitles | إنّها مُغطاه حرفيًا بالجروح |
| Kanla kaplanmış. | Open Subtitles | إنهّا مُغطّاة بالدماء |
| Bu duvarlar kurşunla kaplanmış. | Open Subtitles | هذه الجدران مغلفه بالرصاص |
| Bütün koridorlar süper iletken malzemeyle kaplanmış bu da şehrin içinde düşük voltajda güç transfer edilebilmesini sağlıyor. | Open Subtitles | والكثير من الممرات مبطنة بمادةجيدةالتوصيلللكهرباء... تسمح بنقل فولتية منخفضة وآمنة عبر المدينة |