| Aynı durum bot gidilen taraftaysa bottaki hayvanları da kapsıyor. | TED | وهذا يشمل الحيوانات على الطوافة عندما تكون على جانب معين من النهر |
| Çeşitlilik yalnızca insanlar değil, onların içinde olanı da kapsıyor. | TED | التنوع لا يشمل الأشخاص فحسب، بل ما في داخل هؤلاء الأشخاص أيضاً، |
| Vizyonu, role ihtiyacı olan başka birini de kapsıyor mu? | Open Subtitles | هل منظوره يتضمن أيّ أدوار لأشخاص آخرين في حاجة إليها؟ |
| Açık denizler hukuki bir terim, ama aslında, gezegenin yüzde 50’sini kapsıyor. | TED | أعالي البحار مصطلح قانوني , لكنه في الحقيقه , يغطي 50 بالمئة من سطح الكوكب : |
| Bu satranç oyunu, başlangıçta düşündüğümüzden çok daha fazla parçayı kapsıyor. | Open Subtitles | مباراة الشطرنج هذه قد تتضمن قطعاً أكثر بكثير مما نتصوّر. |
| Bu poliçeler şirketin başarısına yön veren üst düzey kişileri kapsıyor. | Open Subtitles | هذه السياسات تغطي الموظفين رفيعي المستوى الذين يعُتَبرون أساس نجاح الشركة |
| Dikkat et Erin, bu seni de kapsıyor. | Open Subtitles | انتبهى يا إيرين لأن ما سأقوله ينطبق عليك أيضاً |
| Bu miktar ikili bahisleri, oyun makinalarında oynananları, bilet satışından elde edilenleri ve bağış paralarını kapsıyor. | Open Subtitles | و يشمل هذا أرباح الرهانات المتعددة و كسور الرهانات و الضرائب على الرهانات المتعددة و إيرادات الإمتيازات و بيع التذاكر |
| Neyse ki benim savaş eğitimim cihazlar arası kodları da kapsıyor. | Open Subtitles | لحسن الحظ،تدريبي الحربي يشمل دفن أداة الرموز |
| Bu saksocu ve geri zekâlıları da kapsıyor. Kaldırın kıçınızı ve gidin! | Open Subtitles | وهذا يشمل الذي يمص القضيب والمتخلفون عقليا هيا بنا |
| Çok önemli, Bay Segura ve Bay Hal Sanderson'u da kapsıyor. | Open Subtitles | هذا مهم جدا فهو يتضمن السيد سيجورا و السيد آل ساندرسن |
| Bu Arapça'da "al-jebra" denen ufak bir sistemi kapsıyor. | TED | وهذا يتضمن النظام الصغير في العربية والمعروف بالجبر. |
| Tabii ki, benim tekeşlilik tanımım fahişelerle seks yapmayı da kapsıyor. | Open Subtitles | بالطبع، تعريفي للإرتباط الأحادي يتضمن معاشرة العاهرات |
| Ortaya çıktı ki, Avrupa Birliği artı 9 ülke dünyada balık avcılığının üçte ikisini kapsıyor. | TED | تبين أن الاتحاد الأوروبي زائد 9 دول أخرى ، يغطي حوالي ثلثي الثروة السمكية العالمية. |
| Kanun, böyle havadan sudan meseleleri de kapsıyor mu? | Open Subtitles | يغطي القانون مثل هذه المســائل التافهة أيضــاً؟ |
| Yol 14 eyaleti ve neredeyse 3.300 kilometreyi kapsıyor. | Open Subtitles | درب يغطي 14 ولاية وطوله ما يقارب 2200 ميلا |
| oh, bu boşlukları doldurmak adayınızın söylemediği şeyleri, söylemiş gibi göstermeyi de kapsıyor mu ? | Open Subtitles | أوه، و عملية سد الفجوة هذه تتضمن الإساءة لمرشحك؟ |
| Verdiğiniz koordinatlar açık denizde 130 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. | Open Subtitles | إحداثياتكم تغطي 50 ميلا مربعاً من المحيط، سيتطلب الأمر وقتاً. |
| Tamam, arama emri sadece evi kapsıyor. | Open Subtitles | حسنا , امر التفتيش ينطبق علي السكن فقط |
| Bu daha çok "Doğal Seleksiyon" ile ilgili bir soru "en gelişmiş olan kazanır" kuralı, eş seçimini de kapsıyor. | Open Subtitles | هو أكثرُ سؤال الإختيارِ الطبيعيِ، الذي، أولاً وقبل كل شيء، يَتضمّنُ إختيارَ صاحب. |
| Ve,en kalitesiz çözümler... ...işlerin sayısını azaltmayı kapsıyor... ...işsiz bir insan olmaktan çıkıyorsunuz... ...bu insanlar,aciz değiller. | TED | واذا كانت أرخص الحلول تشمل على خفض عدد الوظائف، تتبقى أشخاص عاطلين عن العمل، وهؤلاء الناس ليسوا رخيصين. |
| Canlı gömülme üçünü de kapsıyor. | Open Subtitles | الشعور كأنّك محجوز أو مشلول. كونك مدفوناً حياً يُغطي المخاوف الثلاث. |
| Ama ben onlara kendinize hakim olun emri veriyorum bu seni de kapsıyor. | Open Subtitles | ولكن لدي أوامر بمنعهم وهذا يتضمنك أيضاً |
| Bu ülkemin güvenliğini kapsıyor mu? | Open Subtitles | هل ينطوي الأمر على ألامن من وطني؟ |
| - Maalesef yasak sadece sizi kapsıyor. | Open Subtitles | ولسوء الحظ, أن هذا الشرط يشملك أنتِ فقط |
| Ve bu beni, belediyeyi... ve tüm bir araya getirdiğin üyeleri kapsıyor. | Open Subtitles | وهذا يشملني ومجلس المدينة وكل التأثيرات التي قد تنتجها |
| Şu başka yol dediğin, makineyi ele geçirmeyi de kapsıyor mu? | Open Subtitles | هذا الطريق الجديد إلى "تايتن"، أيتضمن الآلة؟ |