| Büyük Patlama fikri ile ilgili ŞEY, onun yanlış olduğudur. mantıksız ve yanlış. | Open Subtitles | هذا الشيء حول فكرة الأنفجار الكبير على أنها غير صحيحة,غير منطقي وغير صحيحة |
| Evrendeki hemen hemen her tür karanlıktan mantıksız bir şekilde korkar. | Open Subtitles | جميع الكائنات في الكون تقريبا لديها خوف غير منطقي من الظلام |
| Belki de benden mantıksız olmamı istiyorsun böylece karşı koyabileceğin bir şeyler olur. | Open Subtitles | ربما أنت تريد مني أن أكون غير منطقية حتى يكون لديك شيءٌ مضاد |
| Hatta hala kurallar sistemi olan bir dünya bile nasıl mantıksız ve saçma kurallarının olması hiç önemli değil. | Open Subtitles | رغم ذلك، يبقى عالماً، ولا يزال نظاماً بقوانين مهما كان ليس منطقياً أو مناف للعقل، القوانين قد تكون كذلك |
| Ama bayan Sherman. Sarah. Bu çok mantıksız, öyle düşünmüyor musunuz? | Open Subtitles | ولكن, يا انسة شيرمان, سارة هذا غير معقول |
| Bunun önemi yok. mantıksız davrandı ve bunu düzeltmem gerekiyor. | Open Subtitles | إنها غير عقلانية و أنا لا بد أن أصلح هذا |
| Diğer tarafta George Henning'e hayvan DNA'sı enjekte ederek amacına ulaşmak için mantıksız, hatta fantastik bir yaklaşım sergiledi. | Open Subtitles | هذا الشخص حقن حمض نووي حيواني في جسم جورج هينينج كشف عن نهج خيالي غير عقلاني لتحقيق أهدافه الطبية |
| Bu fikirler o kadar mantıksız ve bağnazca ki, fiziksel arkeolojiyle yüzleştirilseler bile mantıklı düşünemiyorlardı. | TED | تلك الأفكار غير عقلانية، للغاية، لدرجة أن عندما تواجه عالِم الآثار، لا يمكنهم التفكير بشكل منطقي. |
| Yani, tamamen mantıksız, diye düşünebilirdiniz, | TED | إذا منطقي جدا ذلك المشروع هذا ما سوف يخطر على بالكم الآن |
| Bunun mantıksız olmasının nedeni, insanlara her iki durumda aynı seçeneği sunmamız. | TED | السبب في كون هذا غير منطقي هو أننا أعطينا الناس بالحالتين الخيار نفسه. |
| Benim de canımı sıkmayın, Gordon. mantıksız ve isyankarsınız. | Open Subtitles | انت أيضا لا تتحملنى جوردون أنت غير منطقي وعاص. |
| Çok şey istediğimizi de düşünmüyorum, yada mantıksız olduğumuzu. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أننا نطلب الكثير أو أنني غير منطقي |
| Evet, aşırı dengesiz cinsel dürtü mantıksız fantaziler ve psikopat eğilimden. | Open Subtitles | نعم,رغبات جنسية منحلة جدا أحلام غير منطقية و ميول إنعدام مشاعر |
| EDI: Biliyor musun, insanların ne yapacağı hiç belli olmuyor, mantıksız olaylardan bahsetmiyorum bile. | TED | إيدي: هل تعرف؟ البشر من الصعب التنبؤ بأفعالهم، بغض النظر عن الأفعال الغير منطقية. |
| Kafanın karışması mantıksız. O üreme yaşında sağIıkIı bir dişi. | Open Subtitles | إرتباكك ليس منطقياً إنها فتاة سليمة في سن الإنجاب |
| Çok mantıksız, içmeye devam et. | Open Subtitles | ذلك لم يكن منطقياً أبداً لذلك استمر بالشرب |
| Evde bir yangın söndürücü bulundurmak mantıksız mı? | Open Subtitles | السّيدة تشاس، هو غير معقول لإمتلاك مطفأة حريق، |
| Dünya yerle bir olurken sen mantıksız davranarak yolumuza taş koyuyorsun! | Open Subtitles | كُل شيء سوف ينهار. إنّك تُفكر بطريقة غير عقلانية و سلبية. |
| Reddedilmiş olmanın yaşattığı şoku atlattıktan sonra, mantıksız bir insanla evlenmekten son anda ucuz kurtulduğu sonucuna vardı. | TED | بعد أن تخطى هذه المفاجأة بالخذلان استنتج أنه نجا في آخر لحظة من الزواج بشخص غير عقلاني |
| Herhangi bir karar vermeden önce, insanlarınızın arasına çıkmak ve bu tuhaf, mantıksız davranışların sebeplerini anlamam gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | قبل اتخاذ أي قرارات ،أعتقد اني أود الخروج بين شعبك ، والتعرف على أسس هذه الامور الغريبة ، والمواقف الغير معقولة. |
| mantıksız geldiği zamanlarda bile Birleşik Devletler Ordusu'nun emirlerine uyarım.. | Open Subtitles | أنا أتبع أوامر الجيش الأمريكي حتّى وإن كان لا يبدو منطقيا |
| mantıksız geldiğini biliyorum. Mantıklı demiyorum ama onu seviyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّ هذا لا يبدو منطقيّاً ولا أقول أنّه منطقيّ لكنّي أحبّها |
| Çünkü dağıtımcılar iş kurmak için buraya gelmiyorlar, çünkü bunu yapmak gerçekten mantıksız. | TED | لأن الموزعين لن يأتوا الى هنا لبدء أعمالهم ، لأنه لا معنى له أيضًا. |
| Ölümünden hemen önceki günlere kadar, çok güçlü biçimde belki mantıksız bir biçimde, daima onu ölümden koruyabileceğimi hissettim. | TED | لأحسست وحتى ايام قبل وفاة بقوة ويمكنكم ان تقولوا من غير منطق انني استطيع ان احفظه من الموت للأبد |
| " Biliyorum, şiddeti daha fazla şiddetle caydırmak mantıksız geliyor. | Open Subtitles | اعرف انه لا يوجد الكثير من المنطق في محاولة دحر العنف بالمزيد من العنف |
| Suçlular karımı kaçırdılar! Burada olmaları çok mantıksız. | Open Subtitles | المجرم قد خطف زوجتى ليس من المعقول ان يكونوا هنا |
| Bu durumda hiç de mantıksız bir talep değil. | Open Subtitles | طبقا للوضع الحالى فان الطلب غير منطقى. |
| Annie, çok mantıksız konuşuyorsun. | Open Subtitles | آني, أنت لا تتقولين كلاما معقولا |