Kaldırımda marketin önündeydim ve bilirsin. | Open Subtitles | لكن كانت 10: 00 ليلاً على الرصيف أمام متجر بقالة |
Floransa'da Vera Dal 1926 adlı bir marketin fişi iki şişe Bâtard-Montrachet ve biraz beyaz mantar için. | Open Subtitles | هذا إيصال من متجر بقالة فلورانسي فاخر (فيرا دال) من عام 1926 لأجل زجاجتين من نبيذ (باتارد مونتريشيه) وبعض الكمأ الأبيض |
Geçen Temmuzda bir marketin tuvaletindeyken kaybolmuş. | Open Subtitles | اختفت من دورة مياه سوبرماركت منذ يوليو الماضي |
Gittiğim marketin Instagram hesabına girip göt deliğimin fotoğrafını koyup "Göt deliği reyonunda indirim vardır" demiş olabilirim. | Open Subtitles | لا أهتم. أخترقتُ يوماً حساب أنستغرام لمحل سوبرماركت ونشرتُ صورةً لمؤخرتي وكتبت، ثمةَ بيعٌ لشراء مؤخرة. |
- marketin yerini biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرفين أين هي البقاله ؟ |
1. Takım, az önce Michelangelo'da, Brimley and Matheson marketin'den bir olay bildirildi. | Open Subtitles | فريق 1، نداء حار في Michelangelo Foodsat برملي وماثيسون. |
Bu marketin ekonomisi son derece değişkendir. | Open Subtitles | اقتصاد محل البقالة متقلب للغاية. |
Onu bilemem efendim. Ben sadece marketin müdür yardımcısıyım. | Open Subtitles | هذا ما لا أعرفه يا سيدي أنا مساعد المدير للسوبر ماركت |
1. Takım, az önce Michelangelo'da, Brimley and Matheson marketin'den bir olay bildirildi. | Open Subtitles | فريق 1، نداء حار في Michelangelo أطعمة في برملي وماثيسون. |
Başkomiser James Brass'in söylediğine göre önceki iki kurban bu marketin müşterisiymiş. | Open Subtitles | (وفقاً للنقيب (جيم براس اثنان من ضحايا المعتدي كانوا يترددون على محل البقالة هذا و الذي نوشك على مباشرة العمل فيه فوراً |
- Boyle, dün River Oaks'ta bir marketin önünde arabayı çalmış. | Open Subtitles | -بويل) سرقها عند محل البقالة) في "نهر أوكس" أمس. |
marketin güvenlik kamerası olduğunu hatırlayana kadar. | Open Subtitles | إلى أن لاحظت بأن السوبر ماركت لديهم كاميرات مراقبة |
Yalandan bir süper marketin bile kapısından çıkamıyorum. | Open Subtitles | أني لا أستطيع أن أعبرالابواب حتى للذهاب الى السوبر ماركت |