| Napolyon, Tim McManus'u tanımalıydı. | Open Subtitles | لا بُدَّ أن نابوليون كانَ يعرِفُ تيم ماكمانوس |
| Napolyon güzel ve uzun boylu kadınları severdi. | Open Subtitles | كانَ نابوليون مُغرٍ كبير للنِساء الطويلات الجميلات |
| Napolyon'un son yenilgisi Waterloo'da oldu. | Open Subtitles | أَتَت هزيمَة نابوليون النِهائيَة في مَعركَة وتَرلو |
| Ama domuzların ve muhteşem liderleri Napolyon'un haricindeki diğer hayvanlar iyi durumda değillerdi. | Open Subtitles | لكن الحيوانات ذاتهم لم يكونوا على ما يرام باستثناء الخنازير وقائدهم المعلى نابولين |
| Zalim diktatörlerinin bir zamanlar yaşadığı eve girerlerken yolu Napolyon gösterdi, ama önderliği Kartopu aldı. | Open Subtitles | نابولين دلهم الطريق لكن سنوبول اخذ الصدارة في دخول المكان الذي قطن به طاغيتهم |
| Fakat bu süre zarfında, Napolyon Bonaparte Fransa'da iktidara gelmiş ve imparatorlukta köleliği ve Fransız otoritesini restore etme görevini yerine getirmişti. | TED | في الأثناء، استتب الحكم لنابليون بونابرت في فرنسا، وأخذ على عاتقه مهمة استعادة العبودية والهيمنة الفرنسية في عموم الإمبراطورية. |
| Napolyon atış menziline girdi. Onu vurmama izin var mı? | Open Subtitles | نابليون فى مدى نيراننا هل تأذن لنا بمحاولة اصابته ؟ |
| Tarihçilere göre şu sözü ilk söyleyen Napolyon'muş: | Open Subtitles | يُخبرُنا التاريخ أنَ نابوليون كانَ أوَّلَ مَن قال |
| Napolyon sürgünde öldüğü zaman doktorlar sikini kestiler. | Open Subtitles | عِندما ماتَ نابوليون في المَنفى قامَ الأطباء بقَطعِ قضيبِه |
| Yıllar boyunca Napolyon'un siki en fazla parayı verene sürekli satıldı. | Open Subtitles | و معَ مُضيّ السِنين تَم بيعُ قضيبِ نابوليون مَراتٍ عِدة لمَن يدفَع أكثَر |
| Bugün, en az üç kişi Napolyon'un sikinin kendisinde olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | حتى هذا اليَوم، ثلاثَة أشخاص على الأَقَّل ادَّعوا أنهُم يَمتلكونَ قضيب نابوليون |
| İçimde Büyük İskender Napolyon Sezar gibi içimde yaşamış bütün büyük insanların ruhu var. | Open Subtitles | بداخلي الروح العظيمة للالكسندر الأعظم و نابوليون و قيصر |
| Napolyon annesine vermişti, kadının bileğindeki bir tümör alındıktan sonra. | Open Subtitles | قدمها "نابوليون" إلى والدته بعد أن أزيل الورم من كاحلها. |
| Ulaştıkları bu başarı herkesi memnun etmişti Kurnaz Napolyon ve sadık dostu şişko domuz Squiler'ı bile. | Open Subtitles | نجاح جهودهم ابهجت الجميع بما فيهم نابولين الماكر ورفيقه الدائم الخنزير البدين سكويلر |
| Napolyon kendinden emin bir biçimde çiftliğin yönetimini ele aldı... ve şişko domuz Squiler'da, onun sadık yardımcısı ve asistanı oldu. | Open Subtitles | نابولين وقف بثقة للسيطرة على المزرعة والخنزير البدين سكولر اصبح تابعه ومساعده المطيع |
| Napolyon ve Squiler Boksör için planlar yaparken... | Open Subtitles | بينما اعد نابولين وسكويلر خطة بخصوص بوكسر |
| Tepesinde Napolyon'un heykeli var. | Open Subtitles | و يوجد تمثال لنابليون فوق القمة |
| Yedi yıldan, yani 1. Napolyon Elması kaybolduğundan beri. | Open Subtitles | سبع سنوات منذ ان سرق اول ماسه لنابليون |
| Bunu yaptı çünkü Napolyon'la birlikte tarihteki en büyük adamdı. | Open Subtitles | ,جنباً إلى جنب مع نابليون كان أعظم رجل في التاريخ |
| Yaşlı bir adam Napolyon hakkında konuşmaya başladığında onun öleceğini her zaman anlarsın işte. | Open Subtitles | كل مرة عجوز يبدأ الحديث عن (نابوليان)، تعلم أنه سيموت. |
| Lâkin bizzat Napolyon'un da söylediği üzere düşmanınız bir hata yapıyorken asla araya girmemek icap ediyor. | Open Subtitles | ولكن كما قال (نابيليون)، لا يجب أن تُقاطع عدوك .عندما يرتكب الأخطاء |
| Napolyon'un bütün askerleri gümüş çatal bıçaklarla yemiş, Napolyon'un kendi altın çatal bıçaklarla. | TED | جميع قوات نابليون أطعموا بأواني مصنوعة من الفضة، ونابليون شخصياً باواني ذهبية. |
| Bodrumda biraz Napolyon kanyak var. | Open Subtitles | عِنْدي بعضُ البراندي النابليوني في السردابِ. |
| Napolyon Bonapart, askeri ve politik dehası ve coşkulu devrimciliğiyle halkı için bir ilham kaynağıydı. | Open Subtitles | نابليون بونابرت ألهم شعبه بعبقريته العسكرية وحماسته السياسية |