| İki resmi de görebiliyor ve aralarındaki farkı söyleyebiliyordu, sadece farkın ne olduğunu bilmiyordu. | TED | كان بإمكانها رؤية الصورتين والتفريق بينهما، هي فقط لم تكن تعرف ذلك. |
| Evini sigorta parası için ateşe verdiğinde çocuğunun evde olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | هو لم يعرف أن أبنه في المنزل عندما قام بحرق منزله ليحصل على مال التأمين |
| Şimdi, varsayalım ki, katil onun Bay Baxendale olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | والآن افترض ان القاتل لم يكن يعرف انه السيد باكسيندال |
| Güzel kadının bir model olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يعلم أن الفتاة الجميلة كانت عارضة |
| Gece mi gündüz mü olduğunu bilmiyordu, sadece saatini biliyordu. | Open Subtitles | انه لا يعرف اذا كان الوقت صباحا او مساء هذا الوقت الذي ينتظرها فيه |
| Ama aynı zamanda kurban da olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لكنة لم يكن يعلم ان ايضاً الضحية |
| Tanrım, umarım adam, kendine ne olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | آمل حقاً أنّ ذلك الرجل لم يكن يعرف ما كان يحدث له |
| O zamanlar kimse, içinde neler döndüğünü ya da neler olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لا أحد يعلم حقيقة ما جرى في ذلك الوقت وما هي الأكاذيب التي رويت وراء ذلك |
| Yolda Owen'la karşılaştım. Evlatlık olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | إلتقيت أوين في الطّريق، وهو لم يعرف بأنّه متبنّى |
| Muhtemelen ciddi olduğunu bilmiyordu. O kadar da büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | حسناً, إنه على الأرجح لم يعلم أنكِ جادّة. |
| Ve onun üzerinde bir alıcı olduğunu bilmiyordu ama... | Open Subtitles | ... لم تكن تعرف بأن هنالك قطعة حساسه في الزجاجه، لكن |
| Mia liseye kadar Genovia'lı olduğunu bilmiyordu ve ondan sonra da burada çok az zaman geçirdi. | Open Subtitles | أنا جنوفي حقيقي ميا لم تكن تعرف بأصلها الجنوفي حتى فترة دراستها الثانوية ولنكن صرحاء .. |
| Seçeneğin yoktu, biliyorum. Sadece, iki gün önce gerçekten canavarların var olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | كل ما في الأمر ، أنها منذ يومين ، لم تكن تعرف أنهم وحوش حقيقيون |
| Ya öyle, ya da katilin Cadılar Bayramı partisinde olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | اما هذا ,أو انها لم تكن تعرف ان القاتل كان موجودا فى حفل الهالوين |
| Ama İsa'nın bir atı olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | ولكنه لم يعرف أن المسيح لديه حصان. |
| Katil orada kamera olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | القاتل لم يعرف أن هناك كاميرات تصوير |
| Aşkın büyüleyici olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | "لم يعرف أن الحب ساحر" |
| Karşısında ikizlerin olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يعرف ان هناك توأم, كل ما كان يعرفه, هو |
| Dünyada bu kadar çok su olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يعرف أن هنالك هذا القدر من الماء في العالم |
| Lisa'nın kardeşinin sevgilisiyle nehir kenarında olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يعلم أن (ليزا) عند النهر مع عشيق إختها |
| Öldürdüğünün Otto olduğunu bilmiyordu. Yüzümü bilmiyor. | Open Subtitles | (لم يكن يعلم أن (اوتو) كان (اوتو لم يرآني سابقًا |
| Nerede olduğunu bilmiyordu. Ama bana bir fotoğraf verdi. | Open Subtitles | انه لا يعرف مكانه. |
| Nerede olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | انه لا يعرف مكانه. |
| Jack Monk, Jr.'ın başka bir planı olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يعلم ان(جاك مونك) الصغير لديه مخطط آخر |
| Korkuyordu. Buranın nasıl bir yer olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لقد كان خائفاً, لم يكن يعرف ما كان هذا المكان |
| Belki de katil onun Komedyen olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | (من المحتمل أن يكون القاتل لا يعلم حقيقة (الكوميدي |
| Owen evlatlık olduğunu bilmiyordu ve Monica da ona söyledi. | Open Subtitles | أوين لم يعرف بأنّه متبنّى، ومونيكا أخبرته |
| George senin hamile olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | جورج لم يعلم أنكِ حامل ولم تعلمِ أن جورج أفضل أصدقائي |
| Annem özünde iyi bir adam olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | لم تكن تعرف بأن هناك شخصا طيبا بداخلك. |