| Vincent'in bir erkek kardeşi olmasını istiyorduk, beraber oynayacağı bir kardeş. | Open Subtitles | نحنُ نريد فينسنت أن يحصل على أخ كما تعلم ليلعب معهُ |
| Kesinlikle en iyi oyununu oynayacağı geceyi doğru seçti. | Open Subtitles | بالتأكيد اختار الليلة المناسبة ليلعب فيها افضل لعب لهذا الموسم |
| Yani uzun lafı kısası kısa süre sonra Antonio beraber oynayacağı bir erkek kuzene kavuşabilir. | Open Subtitles | لذلك، أساسا. أنطونيو قد يحصل علي ابن عم صغير ليلعب معه قريبا. |
| Ama Habilislerin sizin ve benim hayatımızda oynayacağı rol çok farklı olacak. | Open Subtitles | لكن الدور الذي يلعبه الـ(هابيليس) في قصتي أنا وأنت سيكون مختلفا جدا |
| Bir baskında her adamın oynayacağı bir rolü vardır. | Open Subtitles | عند القيام بغارة، لكل رجل دور يلعبه |
| Ama yakında birlikte oynayacağı küçük bir erkek kardeşi olacak. | Open Subtitles | ولكن قريباً سيكون لديه أخ صغير ليلعب معه |
| - Ve Fuzzball'ın da oynayacağı bir arkadaşı olur. - Evet! | Open Subtitles | فوزبال) ، سيكون لها شخص ما ليلعب معها) - نعم ! |
| Hamster'ın oynayacağı hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليلعب فيه "الهامستر" إنه |