| Bu hayatta olanlar sadece sana olmuyor. | Open Subtitles | عليك أن تتوقف من الإعتقاد أن مايحدث بالحياة هو لك فقط |
| Tek şartı var, sadece sana yanıt verecekmiş, kendi deyimiyle diğer "ukalalara" değil. | Open Subtitles | شرطه الوحيد هو الإستجابة لك فقط ولا "لأحمقٍ" آخر، |
| sadece sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاجكِ أنتِ فحسب |
| Fotoğrafı çekeli uzun zaman oluyor. sadece sana bakıyordum. | Open Subtitles | قد ألتقطتُ الصورةَ منذ مدة لقد كنتُ أنظرُ إليك فحسب |
| sadece sana iyi şanslar dilemek istemiştim. | Open Subtitles | أردت فقط اللحاق بك لأقول لك.. حظا ً موفقا ً |
| sadece sana gelsin. Şey daha daha istiyorum. | Open Subtitles | دعيها أن تأتي إليك فقط أنت تريدينها أكثر من أي شيء |
| Artık bir tehditti. sadece sana değil, işine ve ailene de. | Open Subtitles | أصبحت تمثّل تهديداً ليس لك وحسب وإنما لتجارتك وعائلتك. |
| Bu sadece sana olmadı. Hepimize olabilirdi | Open Subtitles | هذا لم يحصل لك فقط , لقد عانينا جميعاً |
| Sonuçta, gerçekten, sadece sana güzel değil. | Open Subtitles | .لذا حقاً ،أنها حزينة بالنسبة لك فقط |
| sadece sana davranış şeklini beğenmedim. | Open Subtitles | أنا لا أحب طريقة معاملته لك فقط |
| Ted, bunu söylemek istemezdim ama bourbon, sadece sana öyle gelmesini sağlıyor. | Open Subtitles | ( تيد ) .. أكره أن أخبرك لكن الـ " بيربين " يجعل ذلك يبدو جيداً لك فقط |
| sadece sana. | Open Subtitles | أنتِ فحسب. |
| sadece sana ulaşmak için fazla ayrıntılı bir plan gibi. | Open Subtitles | تبدو مثل خطة محكمة للوصول إليك فحسب |
| Biliyorum. sadece sana eşlik etmek istiyorum, hepsi o kadar. | Open Subtitles | أعرف, أردت فقط المحافظة على صحبتك هذا كل شيء |
| Claire'e böyle hissetmedi. sadece sana. | Open Subtitles | لم يشعر هكذا أبدا بالنسبه لكلير فقط أنت |
| sadece sana söyleneni yap. | Open Subtitles | افعل كما قيل لك وحسب |
| Ben sadece sana temin ettim. | Open Subtitles | أنا فقط أعطيتها السبب |
| Oh, ah, oda arkadaşın beni içeri aldı. sadece sana teşekkür etmek istedim, bana bu akşam oyuna çıkmak için şans verdiğin için. | Open Subtitles | شريك غرفتكَ سَمحَ لي بالدخول أردتُ فقط أن أشكرك |
| Fakat o sadece bana söyledi ve ben de sadece sana söyledim. | Open Subtitles | لكنه أخبرني أنا فقط وأنا أخبرتكِ أنتِ فقط |
| sadece sana bu akşam farklı bir şeylere ihtiyacım olduğunu söylemeye çalışıyordum. | Open Subtitles | أنا أحاول فقط أن أخبرك أني أحتاج شيئاً مختلفاً الليله |
| sadece sana söyleyeceğim. | Open Subtitles | قيل لي "أُخبرك أنت فحسب"! |
| Meera ve ben, hatta Hodor bile sadece sana yol göstermek için varız. | Open Subtitles | -ميرا) وأنا وكذلك (هودور) ) نحن هنا لنرشدك فحسب ... |
| - İstediğiniz ben değilim, o! - Ben sadece sana yardım etmeye çalışıyorum Tony. | Open Subtitles | إنه هو من تريدون - أنا أحاول فقط مساعدتك يا توني - |
| Lucca sadece sana değil, şirkete çalıştığının farkına varmalı. | Open Subtitles | لوكا يحتاج إلى معرفة أنها غير مسؤولة للشركة، وليس فقط لك. |