| Onlar gibi olmamı istiyorlardı.: saygın, çalışkan, bir ev ve bir aile. | Open Subtitles | لقد أرادوا أن أكون مثلهم محترم و أعمل بجد و لدى عائلة |
| Fakülteyi yönettiğini sanıyor ama 1985'ten bu yana saygın bir eser bile yayınlamamış. | Open Subtitles | هو يعتقد أنه يدير المنشاة لكنه لم يقم بنشر شيئاً محترم منذ 1985 |
| Evlilik saygın bir iş mi, yoksa bir yatırım mı? | Open Subtitles | هل الوظيفة محترمة ؟ هل يوجد حساب بنك جيد ؟ |
| Çünkü saygın yoktur. | Open Subtitles | يمكنك تفعل أى شئ لشخص غبى لأنه لا يوجد إحترام |
| - Senin üzerinde iyi çalışmış. Öz saygın, Kafka'nınkinden bir parmak aşağıda. | Open Subtitles | لقد قام بعمل عظيم معكِ، احترام الذات عندكِ أقل من "كافكا" بقليل |
| Allah insanı bir kadın ve bir erkekten yarattı Amr, seni karnında taşıyan anaya saygın, bütün kadınlara yansımalı. | Open Subtitles | خلق الله الإنسان من ذكر واحد و أنثى واحدة عمر , يجب عليك أن تحترم رحم الأم التى أنجبتك |
| Daha fazla tantana etmeden sizi tekrar saygın Dr Albert S Meinheimer'la baş başa bırakıyorum. | Open Subtitles | بدون تعليق أقدملكم مرة تانية الدكتور مينهيمر الدكتور المحترم ألبرت مينهيمر |
| Ona eyaletimizin saygın yurttaşları hakkında hissettiklerimizi açıkladım. | Open Subtitles | لقد وضحت له كم نقدر سكّان ولايتنا المحترمين |
| Örnek bir hayırsever, büyük bir üniversitede saygın bir hocayım. | Open Subtitles | شمّاس في كنيستنا نموذج خيّر أستاذ محترم في جامعة كبيرة |
| Kahrolası şeye cesurca yaklaş ve her saygın İngiliz beyefendisi gibi korkusuz ol. | Open Subtitles | انظر إلى الشيء اللعين بجرأة وحدّق في عينيه، كما يفعل أي إنكليزي محترم. |
| Neden senin gibi saygın bir doktor, karaborsa organ satışına bulaşır? | Open Subtitles | لم طبيب محترم مثلك يتورط في بيع أعضاء في السوق السوداء؟ |
| Onlar şimdi Michigan Devlet üniverstsinde saygın birer profesör. ama gün içinde geri dönebileceğimi size temin ederim, biz saygın bir ekip değildik. | TED | كل منهم الاَن بروفيسور محترم في جامعة ميتشغن لكنني بإمكاني التأكيد لكُم أننا في ذلك الوقت لم نكن فريقاً مُحترماً |
| Şu savaş başladığından beri her çeşit uyuşturucu için doğu yakasındaki tüm saygın hastaneler ve ilaç firmalarıyla pazarlık yapıyorum. | Open Subtitles | منذ بدء هذه الحرب كان هنالك مساومات على كل انواع المخدرات من كل مستشفى محترمة وشركات الادوية على الساحل الشرقي. |
| 1690'da bir piskopos Juana’nın saygın bir vaaza dair kişisel eleştirisini yayınladı. | TED | في عام 1690، نشر أسقف سور خوانا نقدًا خاصًا لموعظة محترمة. |
| Ancak çiftçilerimiz toplumumuzun saygın ve değerli bir sınıfından en aza indirilecek bir maliyete döndürdü. | TED | ولكن من حيث التنفيذ حولت مزارعينا من فئة محترمة بين الناس وطبقة لها قدرها في مجتمعنا إلى فئة تبحث عن تقليل التكلفة. |
| Ama gördüğüm kadarıyla senin ne bu kuruma ne de başka hiç bir şeye saygın yok. | Open Subtitles | لكني أرى بأنك لا تبدي أي إحترام لهذه المؤسسة و لا غيرها |
| Derin düşüncelere hiç saygın yok, farkında mısın? Evet. | Open Subtitles | ليس لديك أى إحترام لأحلام اليقظة هل تعرف هذا؟ |
| Biraz kendine saygın olsun. Uçabildiğini bilmiyor musun? | Open Subtitles | تحلّي ببعض احترام الذات، ألا تعرفين أنك تستطيعين الطيران؟ |
| saygın bir garson kız dolar kabul edemez. | Open Subtitles | لا توجد نادلة تحترم نفسها ستقبل بالدولارات فتاة جيدة |
| saygın işverenimiz gibi konuşuyorsun. Biliyorsun, aslında o adamdan hoşlanmaya başladım. | Open Subtitles | أنت تتحدث عن صاحب العمل المحترم تعرف, ربما حقاً أبدأ في حب هذا الشخص |
| Beraberce, bu şehri saygın halkımız için güvenli hale getirebiliriz. | Open Subtitles | معاً، نستطيع جعل هذه المدينة آمنة للناس المحترمين |
| Bana biraz bile saygın olsaydı evden çıkmadan önce bir kez olsun aynaya bakardın. | Open Subtitles | لو كان لديكِ القليل من الإحترام لي كان عليكِ القيام بالتحقق من مظهرك و لو لمرة واحدة |
| Meritokraside yanlış bilinen ise şu: saygın markalara tutunabilirseniz itibar kazanabilirsiniz. | TED | وخرافة الجدارة هي أنك تستطيع كسب الاحترام بربط نفسك بالعلامات التجارية المرموقة. |
| Bizim işimiz fahişeleri bu bölgede tutmak, oradaki saygın insanlardan uzakta. | Open Subtitles | مهمّتنا هي أن نبقي العاهرات هناك، بعيداً عن الناس المحترمة هناك |
| Egzersiz, erken kalkmak ve saygın olmak dışında tabii. | Open Subtitles | الإستيقاظ مبكراً لأتريض أو لأكون محترماً |
| Nefret kelimesinden daha saygın bir kelime bence. | Open Subtitles | هذا يبدو أكثر احتراماً من الكلمة التى تخافين منها |
| Bu ülkeye hizmet eden insanlara hiç saygın yok. | Open Subtitles | أتعلم ماذا ؟ أنتَ لاتملك ذرة أحترام للأشخاص الذين يخدمون هذه الدولة |
| Ben saygın bir sanatçı, sen ise masum, genç bir kızsın ve ben bundan çıkar sağlıyorum. | Open Subtitles | ها انا اذا ، فنان ، ذو سمعة وأنتِ فتاة بريئة أتت للزيارة وماذا أفعل ؟ |
| Goldy, bu adam Guatemala'da elektrikli sandalyeyi bekleseydi daha mı saygın ölecekti? | Open Subtitles | جولدي, هل تعتقد انه بقي لهذا الرجل اي كرامة في انتظار الكرسي الكهربائي في مدينة جواتيمالا؟ |