| Kanunlara karşı olduğunu biliyorum, ama okulda savaşmaktan ziyade, Seni ikna etmeyi seçiyorum. | Open Subtitles | أعرف ان هذا مخالف للقوانين لكن في المدرسة بدل القتال أختار محاولة إقناعك |
| Seni bulduğum zaman dönmen konusunda Seni ikna edemedim beni dinlemiyordun. | Open Subtitles | حسنا عندما التقيتك لم أستطع إقناعك بالعودة لقد كنت غير منطقيا. |
| Yarın ki seremoni de, sunacağım haberi çekmen için Seni ikna edebilmeyi umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل أن أقنعك بأن تصور تقريرى الإخبارى غداً بالحفل |
| Baba, Seni ikna etmek istiyorum, ...ama intihar tehdidiyle değil. | Open Subtitles | أريد أن أقنعك يا أبي و لكن ليس عن طريق إخافتك بموضوع الإنتحار |
| Galama geçte olsa gelmen için Seni ikna edebileceğim bir yol var mı? | Open Subtitles | حسناً، هل هناك طريقة لإقناعك لحضور حفلتي اليوم؟ |
| Arkadaşım Bay Jackson belki tekrar bakman için Seni ikna edebilir. | Open Subtitles | ربما صديقي السيد جاكسون يمكن إقناع لك أن تأخذ نظرة أخرى. |
| Araba kullanıyor, geri dönmek için bir neden arıyordum Seni ikna edecek başka bir şey bulmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أقود محاولاً التفكير بسبب رائع للعودة, بشيءٍ آخر لقوله لمحاولة إقناعكِ. |
| Ama bunun önemsiz birşey olduğuna Seni ikna edemeyeceğimi düşündüm. | Open Subtitles | لم أفكّر بأنّني يمكنني أن أقنعكِ بأنّها ليست قضية كبرى. |
| Zorla bir şey yaptırmayacağım ama Seni ikna edebilirim belki. | Open Subtitles | لن اجبرك على فعل شيء لكني اراهن ان بمقدرتي ان اقنعك |
| Seninle tartışmayacağım ya da Seni ikna etmeye çalışmayacağım biliyorum, artık bitti, farkındayım. | Open Subtitles | لا أريد أن أجادل أو أحاول إقناعك أعلم أن علاقتنا انتهت أعرف هذا |
| Anneni görmek konusunda Seni ikna etmeye çalışan onunlayken duygusuz olmanı söyleyen bendim, biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنا الواحد الذي حاول إقناعك لرؤية أمّك، لكي يكون غير عاطفي معها. |
| Eğer Seni ikna edemezsem, tüm galaksideki sayısız gezegeni nasıl kendime taraftar edeceğim? | Open Subtitles | أنتى أمى إذا لم أكن قادره على إقناعك كَيْفَ يكون متوقعاً أن أُسيطر على العوالمِ الغير معدودةِ في هذه المجرةِ ؟ |
| Ve bunu yapmaya izin vermene Seni ikna edersem iyi olacakmışım gibi geliyor. | Open Subtitles | وأشعر إذا كان يمكنني إقناعك لتدعيني أحبك سأكون على مايرام |
| İstediğim şeyi elde etmen için Seni ikna edemeyince sıradaki kişiyle irtibata geçtim. | Open Subtitles | كما ترى، عندما لم أتمكّن من إقناعك لجلب الصنف إليّ، إنتقلتُ إلى الرجل التالي على القائمة. |
| Belki de bizim sorunlarımızın senin sorunların olması konusunda Seni ikna edebilirim. | Open Subtitles | حسنُ، ربما أستطيع إقناعك بأن تجعل مُشكلتنا مُشكلتك أنت. |
| Beni tekrar kabul etmen için Seni ikna etmeye çalışmayacağım. Niye edesin ki zaten? | Open Subtitles | لن أحاول أن أقنعك أن تقبلي بي ثانية و لماذا ستفعلين؟ |
| Chase anneni terk etmen için Seni ikna etti ve şimdi kendini sorumlu hissediyor. | Open Subtitles | تشايس أقنعك بترك أمك و الأن يشعر أنه مسؤول |
| Burada kalmaya ve beni elbise denerken izlemen için Seni ikna edebileceğim hiçbir şey olmadığına emin misin? | Open Subtitles | أأنت متأكده أنه لا يوجد شئ لكي أقنعك بـ البقاء هنا ومشاهدتي أجرب بعض الملابس؟ |
| Seyirci olarak kim vurduya gitmeyelim diye Seni ikna etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | إنني فقط أحاول أن أقنعك بألا تقتلنا كما يتم قتل عابروا السبيل. |
| Böyle bir karar vermemen için Seni ikna etmeye yönelik ne kadar dil döktüğümün umuyorum ki farkındasındır. | Open Subtitles | لكن ربما يجب عليك أن تلاحظ بأني أعمل جاهدا لإقناعك بعدم اتخاذ هذا القرار |
| Sadece o korkunç gazetesinde yazman için Seni ikna etmek istiyor. | Open Subtitles | إنهُ فقط يريدُ إقناعكِ أن تكتبي لصحيفتهِ الفظيعة |
| Beni, hayır amaçlı eve alman için Seni ikna etmesinden gurur duymuş. | Open Subtitles | .. كان فخوراً جداً بنفسه .. لأنه أقنعكِ برعايتي كعمل خيريّ |
| Will ile istifamızı kabul etmen konusunda Seni ikna etmem işte bu kadar önemli. | Open Subtitles | هذا بنفس الاهمية اني اريد ان اقنعك بقبول استقالتي انا و ويل |