| Nihayetinde bu onun hayatı. senin hayatın seninki, benimki de benimki. | Open Subtitles | في نهاية المطاف إنها حياته كما هي حياتي وكما هي حياتك |
| Bu senin hayatın, anladım, ama O, benimde hayatım ve Dan'in de,ve eğer birisi bir şeyler yapmazsa | Open Subtitles | هي حياتك اعرف هذا لكنها حياتي ايضاً ودان ايضاً لكن احسست انه لن يتغير شيء ابداً |
| Bu senin hayatın, bir tanem, ve sana nasıl yaşayacağını söyleyemem. | Open Subtitles | إنها حياتكِ عزيزتي ولا يمكنني أن أخبركِ كيف تعيشيها |
| Tamam, biliyor musun, bu senin hayatın. Rahibe mi olmak istiyorsun? | Open Subtitles | حسناً، أتعلمين ماذا، إنها حياتك الخاصة هل تريدين ان تصبحي راهبة؟ |
| Maden senin hayatın. Benim değil. | Open Subtitles | منجم الفحم هو حياتك وليس حياتى |
| senin hayatın çok daha iyi. Zekisin, yakışıklısın, lekros takımının kaptanısın. | Open Subtitles | لديك الكثير من الأشياء الجيدة في حياتك أنت ذكي ، وسيم ، أنت قائد فريق اللاكروس |
| Herkesin gözü her an üstünde olacak çünkü hayatın artık senin hayatın değil, onların, ailenin hayatı olacak. | Open Subtitles | سوف تحاكمين حول كل ما تفعلينه. سيراقبونك دائماً، لأن حياتك لم تعد ملكك. |
| Bence senin hayatın bayağı alıkonulacak. | Open Subtitles | أعتقد حياتكَ أَوْشَكَ أَنْ يُصبحَ متخلّف عقلياً. |
| Anlamaya çalışmalısın. Önemli olan senin hayatın. | Open Subtitles | عليك المحاولة ان تفهم ان حياتك هي فقط المهمه |
| Geri istediğin senin hayatın, onlarınki değil. | Open Subtitles | تلك حياتُكِ التي تُريدُها ان تعود، لَيسَ حياتهم. |
| Bu andan itibaren yalanların senin hayatın demek. | Open Subtitles | هذا يعني انه من الان فصاعدا أكاذيبك هي حياتك |
| Bu andan itibaren yalanların senin hayatın demek. | Open Subtitles | هذا يعني انه من الان فصاعدا أكاذيبك هي حياتك |
| Her neyse, bu senin hayatın. Yani, nasıl istersen öyle yaşa, değil mi? | Open Subtitles | على أي حال هي حياتك اقضيها كما تريدين حسناً |
| Bu senin hayatın ve bu konudaki tüm sorumluluk sadece bende. | Open Subtitles | تلك هي حياتك وأنا هي الوحيدة التي تتولى المسئولية بشأنها! |
| Bu senin hayatın, ve seni yargılamaya hakkım yok. | Open Subtitles | هذه حياتكِ الخاصة، وليس لدي الحق في أن أحكم عليها |
| Eğer grubuma katılacaksan sınırda olan senin hayatın olur. | Open Subtitles | لكن إن انضممت لفرقتي ستكون حياتكِ على المحك |
| Çünkü bu senin hayatın. | Open Subtitles | لما لا يمكنك أن تقرر إذا أردت أن تكون واحداً؟ يا إلهي, إنها حياتك يارجل |
| Artık evdesin. Bu senin hayatın. | Open Subtitles | لقد عدتِ لبيتك الآن، إنها حياتك يجب أن تبدأي تعيشينها |
| -Peki, Usta. -Bu silah senin hayatın. | Open Subtitles | نعم ، معلمي - هذا السلاح هو حياتك - |
| Ben senin hayatın için yalvarıyordum, onunki için değil. | Open Subtitles | لقد كنتُ أتوسل لك من أجل حياتك أنت وليس حياته. |
| senin hayatın değişmemiş olabilir ama onunkisi değişti. | Open Subtitles | ربما حياتك لم تتغير ولكن حياته تغيرت |
| Bunu söylemem belki hoş değil ama doğrusu bu. senin hayatın ötekilerinkinden çok daha önemli. | Open Subtitles | ربما يؤلم قول ذلك ، لكن هذهِ هي الحقيقة، حياتكَ أقيّم من حيوات الآخرين. |
| Sadece senin hayatın mahvolmuş gibi davranmayı bırakmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تتوقف عن التصرّف وكأن حياتك هي الوحيدة التي تدمّرت. |
| - Ama burada söz konusu olan senin hayatın. | Open Subtitles | لكن هذه حياتُكِ التي على المحك. |
| Ama sanırım "işte senin hayatın" turumuza son verme vakti geldi. | Open Subtitles | لكنّي أظن أنّه آن الأوان لتنتهي جولتك: "هكذا ستكون حياتك". |
| senin hayatın. | Open Subtitles | انها حياتُكَ. |
| Bu bahsettiğimiz senin hayatın değil, Jack. Senin ruhun. | Open Subtitles | ليست هذه حياتك التي تتحدث عنها جاك، هذه روحك |
| Böyle bir karmaşa olmalıydı Sam senin hayatın olduğuna inanmazdın. | Open Subtitles | لقد كانت فوضى عارمة ، سام أم انت لم تصدق أنها كانت حياتك |
| Bak senin hayatın iyiymiş gibi davranacak vaktim yok. | Open Subtitles | اسمعي، لا وقت لدي لأتظاهر أن حياتك بخير. |
| senin hayatın buradaki şahane döşemede sona erecek. | Open Subtitles | أما حياتك سوف تنتهي هُنا، علىهذهالأرضيةالقذرة.. |