| Demek çocuğunu bir köpek sepetinde eşiğime bırakan adam sen misin şimdi? | Open Subtitles | إذاً أنت هو من ترك الطفل على عتبة بيتي في سلة كلب |
| Pis su borularında, kilimde ve çamaşır sepetinde hiç bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شئ في المجارير ولا على السجاد ولا في سلة المهملات |
| Kaloriferde, çöp arabasında, lağım yolunda, çamaşır sepetinde. | Open Subtitles | خلال قناة تسخين فى صندوق قمامة عن طريق البالوعات فى سلة غسيل |
| Çamaşır sepetinde annemin şişesi vardır. Yıllardır böyle. | Open Subtitles | أمي دائماً تحتفظ بزجاجة في السلة التي لديها من سنين |
| Bu üstündeki sabah kirli sepetinde değil miydi? | Open Subtitles | ألم أرى هذا القميص في سلّة الملابس القذرة هذا الصباح؟ |
| sepetinde ki o lezzetli şeyleri daha iyi koklamak için. | Open Subtitles | لاشم الاشياء اللذيذة الموجودة في سلتك |
| Karım bu sabah derlemek toplamak için onun dairesine gittiğinde, gerdanlığı çöp sepetinde görmüş. | Open Subtitles | عندما ذهبت زوجتى هذا الصباح لترتيب شقته لاحظت الطوق فى سلة المهملات |
| Tatlım,Çamaşır sepetinde katlanmış temiz giysilerin var. | Open Subtitles | لديك العديد من الملابس النظيفة في سلة الملابس |
| O çocuğu köpek sepetinde benim kapımın önüne sen mi bıraktın? | Open Subtitles | إذا أنت هو من ترك الطفل على عتبة بيتي في سلة هذا صحيح، كان بالخطئ |
| Freud bir çamaşır sepetinde dört gün boyunca aç ve susuz kaldığı için öldü. | Open Subtitles | فرويد مات نتيجة حبسه فى سلة غسيل لمدة اربع ايام بدون طعام او ماء |
| Zanlının evinde yapılan arama sonucunda, çamaşır sepetinde cinayet gecesi... giyildiği anlaşılan giysiler bulundu. | Open Subtitles | بالبحث في منزل المتحدث المحتوى على سلة الغسيل التي كانت تحوي الثياب التي إرتداها ليلة الجريمة |
| Kirli çamaşır sepetinde ne buldum biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعرفان ماذا وجدت في سلة الملابس المتسخة الخاصة بهم؟ |
| Evet, bunları kirli sepetinde buldum. Evet, hala götünün kokusu gitmemiş. | Open Subtitles | ,أجل, وجدت هذه في سلة الغسيل ولا زالت تحتفظ برائحة الموخرة اللطيفة |
| Ona bir ceket satmak için çamaşır sepetinde uyuyan kedisinin 20 dakikalık videosunu izlemek zorunda kalan bendim. | Open Subtitles | اضطررت لمشاهدة فيديو مدته 20 دقيقة على جهاز الآيفون خاصتها عن قطتها و هي تغفو في سلة الغسيل فقط كي اتمكن من بيعها معطفا |
| Yerel bir bok yiyen Peter Griffin'in medya kampanyası sayesinde, ki kendisi burada Henry Thomas'ın bisiklet sepetinde görülüyor. | Open Subtitles | بشكل هائل بسبب حملة اعلامية تم انشائها بواسطة مواطن محلى بيتر جريفن الذي يوضح امامكم في سلة عجلة توماس هنري |
| sepetinde çiçekler vardı. | Open Subtitles | وقالت إنها كانت هذه الزهور في سلة. |
| Tuvalet sepetinde tampon var. | Open Subtitles | لديهم فوط صحية في سلة أدوات الحمام |
| Küvette bir, çamaşır sepetinde iki çocuk daha var. | Open Subtitles | هناك واحد في الحمام واثنين في السلة |
| Ona çöp sepetinde ne bulduğunu göster. | Open Subtitles | أريه ماذا وجدتي في السلة. |
| - Çamaşır sepetinde. - Al onu. | Open Subtitles | في السلة - اجلبه - |
| Altın silah karpuz sepetinde paşanın kellesi halkımın egemenliği. | Open Subtitles | ... ذهب ... بنادِق ... رأس الباشا في سلّة مليئة بالبطّيخ |
| James, sanırım turp şu an senin sepetinde. | Open Subtitles | لذا، (جايمس)، اعتقد ان الفجل في سلتك الان. |