| Caesar'dan kokmuyordu çünkü... onu tanımıyordu. | Open Subtitles | لم يكن أبدا خائفا من سيزار لانه لم يكن يعرفه | 
| Onu tanımıyordum ben. Kimse tanımıyordu. - Tek yaptığım ona kahve fırlatmaktı. | Open Subtitles | لا أحد كان يعرفه كل علاقتي به أني ألقيت عليه القهوة | 
| Tabii, pek tanımıyordu onu. | Open Subtitles | بالطبع، لم يكن يعرفها حق المعرفة | 
| Karga bokunu yemeden kalkıp üç saat makyaj yaptırıyordum, ama çok eğlenceliydi, çünkü şovun ilk zamanlarındaki gibi sokağa çıkıp insanlara eşek şakaları yapıyordum ve kimse beni tanımıyordu. | Open Subtitles | يجب أن تنهض مُبكراً و تقضي ثلاث ساعات في المكياج لكنها مُسلية للغاية، لأنه يمكنني الخروج في الشارع و مُضايقة الناس مثلما قمتُ لهذا عندما بدأت الفقرة و لم يتعرف أحدُ عليّ | 
| Kimseyi tanımıyordu sonra konferansı öğrendim. | Open Subtitles | فلم تكن تعرف أي أحد, ثم عَرِفتُ بأمر المؤتمر | 
| - Neden? Çünkü Desmond oraya ilk geldiğinde seni tanımıyordu. | Open Subtitles | لأنّ (دزموند) لم يعرفك حين خرج من هناك أوّل مرّة | 
| Tecavüz mü ettin? Seni tanımıyordu bile. | Open Subtitles | هي لم تكن حتى تعرفك في ذلك الوقت | 
| Ama Kajinek, o polisi tanımıyordu ki. İlk defa mahkemede karşılaşmışlar. | Open Subtitles | ولكنه لا يعرفه على الإطلاق أول مرة ألتقيا في المحكمة. | 
| Çünkü kimse tanımıyordu onu. | Open Subtitles | ومن المستحيل تتبعه لأن لا أحد يعرفه | 
| Teksas'dan gelmişti onun için kimse onu tanımıyordu. | Open Subtitles | جاء من تكساس ، لذلك لم يعرفه أحد | 
| Onu ya da diğerlerini tanımıyordu bile. | Open Subtitles | لم يكن يعرفه حتى ولا الآخرين أيضًا | 
| Clark'ın sözcüsü olan kişiyi Adams zaten tanımıyordu. Kimliği bilinmeyecekti, bir daha görüşülmeyecekti. | Open Subtitles | لم سيقوم ممثل عن (كلارك) لا يعرفه (آدمز) ولن يلتقي به ثانية | 
| Belki hiçbirimiz onu düşündüğümüz kadar tanımıyordu. | Open Subtitles | ربما لا أحد كان يعرفها كما كان يتوقع | 
| - Elbette tanımıyordu. | Open Subtitles | بالطبع لم يكن يعرفها | 
| Onu tanımıyordu bile. | Open Subtitles | لم يكن حتى يعرفها | 
| Az evvel uyandı ve beni tanımıyordu. | Open Subtitles | وعندما أستيقظ للتو، لم يتعرف علي | 
| Kimse şu yüzü tanımıyordu. | Open Subtitles | لم يتعرف أحد على هذا | 
| Beni tanımıyordu. | Open Subtitles | إنه لم يتعرف عليّ ... | 
| Grup birbirini tanımıyordu. | Open Subtitles | المجموعة لم تكن تعرف بعضها البعض | 
| - Belki seni tanımıyordu. | Open Subtitles | ربما هو لا يعرفك. | 
| O zamanlar seni tanımıyordu herhâlde. | Open Subtitles | لم تكن تعرفك جيدا | 
| Sorun o değil. Sorun kar kraliçesi. Sanki sadece Elsa'yı tanımıyordu. | Open Subtitles | ليس هذا، وإنّما ملكة الثلج كأنّها تعرف (إلسا) وتعرفني أيضاً | 
| Onun için kötü hissettim, kimseyi tanımıyordu. | Open Subtitles | لقد شعرت بالأسى من أجله فهو لا يعرف أحداً | 
| Çocuk, beni tanımıyordu bile fakat beni, kayıtsız şartsız ve eleştirmeden seviyordu. | Open Subtitles | لذا فالفتى لا يعرفني حتى لكن يحبني دون تشكيك أو نقد |