| Şimdiyse sadece bizim çözebileceğimiz dünya çapındaki tehditlerle uğraşan bir dahi takımını yönetiyorum. | Open Subtitles | أمّا الآن أدير فريق عباقرة، ونُعالج تهديدات في جميع أنحاء العالم نحن الوحيدين القادرين على حلّها. | 
| Şimdiyse sadece bizim çözebileceğimiz dünya çapındaki tehditlerle uğraşan bir dahi takımını yönetiyorum. | Open Subtitles | أمّا الآن أدير فريق عباقرة، ونُعالج تهديدات بجميع أنحاء العالم نحن الوحيدين القادرين على حلّها. | 
| Şimdiyse sadece bizim çözebileceğimiz dünya çapındaki tehditlerle uğraşan bir dahi takımını yönetiyorum. | Open Subtitles | أمّا الآن أدير فريق عباقرة، ونُعالج تهديدات بجميع أنحاء العالم نحن الوحيدين القادرين على حلّها. | 
| Bu da tehditlerle farklı yollarla savaşan çok sayıda değişik türde lökosit demektir. | TED | وهذا يعني الاعتماد على عدة أنواع مختلفة من الكريّات البيضاء للتعامل مع التهديدات بطرق مختلفة. | 
| Daima tehditlerle karşılaşacaksınız. | Open Subtitles | انت تعلم ستواجهنا بعض التحديات و التهديدات ايضا | 
| General, bu tehditlerle sizi mahkemeye götürmek istiyor. | Open Subtitles | أيها اللواء، إنه ينوي أخذ هذه التهديدات إلى المحكمة | 
| Şimdiyse sadece bizim çözebileceğimiz dünya çapındaki tehditlerle uğraşan bir dâhi takımını yönetiyorum. | Open Subtitles | أمّا الآن أدير فريق عباقرة، ونُعالج تهديدات بجميع أنحاء العالم نحن الوحيدين القادرين على حلّها. | 
| Bunu bir daha soruyorum çünkü böyle tehditlerle yüz yüze iken biraz pervasız oluyorum da. | Open Subtitles | أسألأ فحسب لأنني أعرف أن مواجهة تهديدات كهذه، قد تميل لأن تصبح أداة حادة. | 
| Kamu hakları avukatı olarak absürt durumlar ve tehditlerle yüzleşti. | Open Subtitles | مُحامي حقوق مدنية لقد واجه مواقف مُهينة و تهديدات. | 
| Onu mesajlarla ve tehditlerle taciz ettim. Gider teslim olur sanmıştım. | Open Subtitles | فقمت بأرسال رسائل و تهديدات أليه | 
| Boş tehditlerle arayan başka bir moron daha. | Open Subtitles | إنه أحمق آخر يهدد تهديدات فارغة | 
| Turner ailesini şiddet tehditleriyle kontrol ediyorum eyleme geçen tehditlerle. | Open Subtitles | مسيطراً على آل (تيرنر) بتهديدات بالعنف، تهديدات تتحول إلى واقع. | 
| Bugünlerde yeni ve hatta daha sinsi tehditlerle karşı karşıya. | Open Subtitles | نحن نواجه الأن تهديدات جديدة أكثر غدرًا | 
| Memur Meeks saldırganı tehditlerle kışkırttı. Ayrıca... | Open Subtitles | الضابط ميكس عادا حزب التحرير التهديدات وأيضا | 
| Eğer sepkülasyonlar ve boş tehditlerle davadan çekileceğimi düşünüyorsanız gerçekten yanılmışsınız demektir. | Open Subtitles | إذا كنتِ تعتقدي أني سأتنحى بسبب هذه التهديدات الباطلة فإنكِ مخطيئة | 
| Yüzlerce gönüllü, bu tehditlerle başa çıkmış insanlar. | Open Subtitles | المئات من المتطوعين أشخاص تعاملوا مع تلك التهديدات | 
| tehditlerle. Hepsi bu, sonra eve gittim. | Open Subtitles | بعض التهديدات وذلك كل شيء وبعدها عدت للمنزل | 
| Peki alâkalı tehditlerle kim ilgileniyor? | Open Subtitles | إذن من يتعامل مع التهديدات ذات الصلة؟ | 
| ABD'YE KARŞI OLAĞANDIŞI TEHDİTLERLE MÜCADELE ÖNERİSİ. | Open Subtitles | أقتراح مكافحة" "التهديدات الإستثنائية ضد الولايات المتحدة | 
| Önce tehditlerle başladı. İşimi kaybedeceğimi ima etti. | Open Subtitles | بدأ الأمر بتهديدات ، كما تعلم الأمر الذي يعني أنني قد أخسر وظيفتي | 
| Bu boş tehditlerle, bize daha ne kadar istediğini yaptıracağını sanıyorsun? | Open Subtitles | ألى أيّ مدى تعتقد بأن عليّنا أن ننتظر خطواتك و تهديداتك الفاشلة؟ |