| Yaprak döken ormanların bahardaki tomurcuklanması, kozalaklı ormanlardan da, tropik yağmur ormanlarından da büyüleyicidir. | Open Subtitles | الزهور الربيعية للغاباتِ النفضيةِ لَيْسَ لها مثيل سواء في الغابات الصنوبرية العظيمة ، أَو الغابات الإستوائية. |
| 5 milyon km² yoğun tropik yağmur ormanının da merkezi. | Open Subtitles | ومركز مليونان ميل مربع من الغابات الإستوائية الكثيفة المطيرة |
| Ve hiçbir yaşamın olmayacağını düşündüğümüz bir yerde, tropik yağmur ormanında rastlayabileceğimiz çeşitlilik ve yoğunlukta, yaşam örnekleriyle karşılaştık. Bu da bize şunu söylüyor: Bu gezegen hakkında hiç de öyle çok şey bilmiyoruz. Keşfedilecek yüzde 97 var, ve bu yüzde 97 ya tamamen boş ya da sürprizlerle dolu. | TED | و في مكان ظننا أنه لا توجد به حياة وجدنا حياة وتنوع وكثافة برأينا أكثر من الغابات الإستوائية. و هذا يخبرنا بأننا لا نعرف الكثير عن هذا الكوكب على الاطلاق وما زال هناك 97 في المئة خالية أو مليئة بالمفاجآت |
| Şöyle başladım- buraya doğrudan Ekvador'daki yoğun tropik yağmur ormanından geldim- oraya sadece uçakla gidebiliyordunuz- yüzlerinde boyalar ve başlıklarında papağan tüyleri olan yerel halkla beraberdim. İnsanların petrol şirketlerini ve sokakları, ormanlarından uzak tutmak için çabaladıkları yerdeydim. | TED | استهليتُ -- حضرت إلى هنا مباشرة من داخل، أدغال الغابات الإستوائية في الإكوادور، حيث كنت هناك -- ويمكنك الوصول إلى هناك بالطائرة فقط -- مع السكان الأصليين وعلى وجوههم الطلاء وريش الببغاء على أغطية رؤوسهم. حيث يناضل هؤلاء الناس في محاولة لإبعاد شركات النفط، والطرق، بعيدا عن غاباتهم. |