PC: Direksiyon olmadan Uber'in paylaşılması gibi. | TED | بيتر: نعم كالمشاركة في عربات بدون عجلة قيادة مثل اوبر. |
Allison'ın babası kendisine Uber'dan bir mail geldiğini söylüyor, dün gece onun hesabından bir araba kiralanmış. | Open Subtitles | والد اليسون استيقظ هذا الصباح على رسالة من اوبر تقول الرسالة أنها ابنته حجزت سيارة على حسابه الليلة الفائتة |
Uber'daki GPS kayıtları kızların nereden alındığını gösteriyor. | Open Subtitles | ومن خلال جي بي اس الـ اوبر نرى أين حدث مكان الأخذ |
Sanırım insanlar, Uber sürücüleri ile konuşmuyorlar. | TED | أعتقد أنهم لا يتحدثون لسائقي خدمة أوبر. |
Öncelikle geçen haftaydı sanırım, telefonumu açıp Uber randevusu ayarlamaya çalıştım ve uygulamayı bulamadım. | TED | قبل كل شيء ، أعتقد أنه في الأسبوع الماضي ، فتحت هاتفي وحاولت الحجز في التطبيق أوبر و لم أتمكن من العثور على التطبيق. |
İkincisi: Birçok yazar, Uber'den, Airbnb'den, TaskRabitt'den, Lyft'den ve benzerlerinden paylaşım ekonomisinin parçası olarak bahsediyor. | TED | ثانياً: يتحدث الكثير من الكتّاب عن تطبيق أوبر وموقع أير بي إن بي وتاسك رابت وليفت وغيرها كنوع من الإقتصاد المشترك. |
Sen de Uber şoförü olmak istersen bir şeyler ayarlarım. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنا يمكن ربط ما يصل إذا كنت تريد أن تكون سائق اوبر. |
Bak, Uber sürücün olmak güzel. | Open Subtitles | انظروا، فمن الجميل أن يكون سائق اوبر الخاصة بك. |
Tabii, Silikon Vadisinde Uber mühendislerinin giydiği kapşonlular zaten çok davetkâr. | TED | نعم حقيقي، أعتقد أن هذة السترات التي يرتدينها مهندسات اوبر في "سيليكون فالي" مستفزة للغاية. |
Uber'ın CEO'su da değilim. | Open Subtitles | أنا لست الرئيس التنفيذي لشركة اوبر. |
2016, dostum, orada Uber var. | Open Subtitles | ومن عام 2016، رجل، هناك اوبر سخيف. |
Hayır, senin Uber sürücün değilim. | Open Subtitles | لا، أنا لست سائق اوبر الخاصة بك. |
21.yüzyıl Uber denilen bir servise sahip. | Open Subtitles | تعلمون، فإن 21 لديها هذه الخدمة تسمى "اوبر." |
Tamda o dönemde, Uber faaliyete başladığını anons etmişti. | TED | تحديدًا في ذلك الوقت، انتشرت سيارات أوبر في المدينة. |
Eşimle birlikte genelde çoğu konuda anlaşırız. Fakat Uber kullanmak kesinlikle onlardan biri değildi. | TED | عندها اتفقت مع زوجتي على أشياء كثيرة، ولكن استخدام سيارات أوبر ليس واحدًا منها. |
Geçen yıl eşimle taşınmaya karar verdiğimiz zaman, Uber'de aynısını yapmaya karar verdi. | TED | لذا، عندما قررت مع زوجتي مغادرة البلاد العام الماضي، قررت أوبر فعل نفس الشيء. |
Yani aslında, Uber Malezya'da ortaya çıkan Grab adlı uygulamaya paylaşımlı yolculuk yarışını kaybetti. | TED | في الحقيقة، خسرت أوبر معركتها في الصعود إلى شركة ناشئة في ماليزيا تدعى جراب. |
Grab ise Uber'i tamamıyla Güneydoğu Asya'nın dışına attı. | TED | وجراب، حسنًا، دفعوا أوبر للخارج خارج منطقة جنوب شرق آسيا. |
Amazon, Uber veya diğerleri onlardan öğrenerek kendi dünyalarına uyarlanabilirler. | TED | يمكن لأمازون أو أوبر أو غيرهم أن يتعلموا منهم ويكيفونها مع طبيعتهم. |
Bu gönüllülük için yeni bir iş ekonomisi, Uber veya Lyft gönüllülüğü gibi. Ayrıca ilgili bir alanda yüksek lisans derecesine sahip | TED | إنه اقتصاد جديد للتطوع مثل أوبر وليفت للتطوع. |