| Alınma ama genelde odadaki en büyük ucube ben olurdum. | Open Subtitles | بدون إهانة، لكنّي عادة ما أكون المسخ الأبرز في المكان. |
| Korkunç bir ucube olabilir, ama hala benim oğlum. | Open Subtitles | حسناً، قد يكون مسخ كريه، ولكنه ما زال ولدي |
| O bir ucube, sen bir kaltaksın, birbirinizi hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | إنه غريب الأطوار و أنتِ سافله و أنتما جديران ببعضكما |
| Ben sadece bu ucube şovun bir parçası olmak istemiyorum. | Open Subtitles | فقط.. لا اريد ان اكون جزءاً من ذلك العرض الغريب |
| Sürtük. Manik, panik bir ucube. Salonun ortasında sarmaş dolaşlar. | Open Subtitles | مجنونة غريبة الأطوار إنه يغازلها في منتضف الحجرة |
| Kulakları büyük diye, ona ucube diyorlar. | Open Subtitles | لمجرد أنه لديه تلك الآذان الكبيرة ، يدعونه نزوة |
| Kimle evli olduğunu söyledin mi? Scott Carey, küçülen ucube? | Open Subtitles | الم تخبريهم انك متزوجه الى سكوت كارى المسخ المتقلص |
| Seni pis ucube, keseyim mi ha? | Open Subtitles | أتريدني أن أقطعه لك؟ أهذا ما تريدني أن أفعله أيها المسخ الصغير؟ |
| Hey, ucube! Hâlâ küçük kardeşinin arkasına mı saklanıyorsun? | Open Subtitles | أيها المسخ هل مازلت تختبئ وراء أخيك الصغير؟ |
| ...hani üstünde (ucube) yazılı olan, Bu polisin için ilk değilmiş. | Open Subtitles | والمكتوب عليه كلمة مسخ لم يكن أول حجر تجده الشرطة |
| Aşık olduğu çocuğun bir ucube olduğunu görmeden olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن ترى بشكل نهائي أن حبيبها هو مسخ |
| Kazada yanmış ve yanındaki çocuk da ölmüş. ucube bir çocuğu mu öldürmüş? | Open Subtitles | هو احترق، وقتل صبي في الحادث هل قتل غريب الأطوار صبياً؟ |
| Benim ülkemde öfkeli kolsuz , psikopat bir ucube senin kadınını takip ediyorsa onu saklaman gerekir. | Open Subtitles | فى بلدتى, عندما يكون غريب الأطوار غاضب, غير مسلح |
| Bu ucube bütün etlerini iç çamaşırlarıyla hazırlamayı seviyor! Yo, Yo! | Open Subtitles | هذا الغريب يحب تحضير جميع لحومه وهو لابس ملابس الداخلية فقط. |
| ucube bu kadar yakınımdaydı. | Open Subtitles | ما رأيك بهذا، فقد كان هذا الغريب قريباً جداً مني |
| Sara ucube! Sara ucube! | Open Subtitles | سارة غريبة الأطوار , سارة غريبة الأطوار سارة غريبة الأطوار, سارة غريبة الأطوار |
| Konuşacak olan sensin, seni kansız, para düşkünü ucube. | Open Subtitles | لنرى من الذى يتحدث ، أنت الشاحبة , ذات نزوة باحثة عن المال. |
| Rekabet söylenti yaratır, bu Akrep Çocuk 5 eyaletteki tüm ucube avcıları için çok büyük av olacak. | Open Subtitles | المنافسة ستثير الأمر، الفتى العقرب ذاك سيكون موضوع كشافي المسوخ لكلّ عرض في المقاطعات الخمس. |
| Dışarıdan bakıldığında oldukça garip, ucube tipler olarak görülüyoruz. | TED | بالنسبة للعالم الخارجي، إننا نبدو كمجموعة من غريبي الأطوار. |
| Yediğin o bok püsürden dolayı seni ucube. Birazcık uzanmak ister misin, biraz kestirirsin belki? | Open Subtitles | بسبب كُل ما أكلتَه أيها المعتوه ما قولكَ أن نستلقي لفترَة قصيرَة، تعلَم |
| Bence Trump ahlaki bir ucube ve sanırım şu gerçeğin karşısında çözülecek, hiçbir konuda hiçbir şey bilmediği ve merak da etmediği gerçeği. | TED | أعتقد أنه مهووس أخلاقي، أعتقد أن الحقيقة ستداهمه، حقيقة أنه لا يفقه شيء في أي شيء ولديه فضول حيال ذلك. |
| Fakat sanırım seni öldürmeyen şey seni bir ucube yapar. Son karşılaşmamızdan sonra kanalizasyona kaçtım. | Open Subtitles | لكني أظن بأن ما لا يقتلك يجعل منك مسخاً. |
| Senden uzaklaşmak adına her şey olabilir, ucube karı. | Open Subtitles | أفعل أي شيء لأبتعد عنك أيتها الفتاة الغريبة |
| Tabii ya, sosyal bir ucube, kadın düşmanı, götüne koyduğumun bir psikopatı en iyi bildiği işi yapacak. | Open Subtitles | أوه نعم، محرجا اجتماعيا، امرأة كره، سخيف مختل عقليا يفعل ما يفعل أفضل. |
| Neden bayanı bırakıp bunu erkek ile ucube arasında halletmiyoruz? | Open Subtitles | لما لا تترك هذه السيده وتتحدث الى الرجل يا معتوه |
| Bay Weed iş yerindekilerin ne dediği umurumda değil. Ben hiç efemine bir ucube olduğunuzu düşünmedim. | Open Subtitles | سيد ويد ،انا لا اهتم بما يقوله الرجال في العمل انا لا اعتقد انك رجل غريب الاطوار |