| Polis, şu aralar insanların garip davrandığı benzer vakalar gördüklerini söylüyor. | Open Subtitles | تقول الشرطة أنها رأت حالات مُشابهة، لمجموعة من الناس يتصرفون بغرابة، |
| Şimdi kendi kendinize soruyor olabilirsiniz, bunlar sadece uç vakalar mı? | TED | الآن، ربما تتساءلون، هل هذه حالات استثنائية؟ |
| Büyük bir risk var ve yeni vakalar görülebilir. | TED | لا يزال هناك خطر كبير لظهور حالات إضافية هناك. |
| Heyecanlı vakalar. Uyuşturucu tacirlerinin peşine birlikte düşeriz. | Open Subtitles | و تعمل في القضايا المثيرة وقد تتاح لنا فرصة مطاردة |
| İnan bana. Bu vakalar böyle olmuyor. | Open Subtitles | يجب أن تثق بى إنها ليست كذلك فى مثل هذا النوع من القضايا |
| Sadece vakalar, çözülmemiş olanlar, onları işaretliyorum, böylece araştıranlar FBI'ın onlara öncelik verdiğini biliyor. | Open Subtitles | ذلك يعني فقط ان القضايا الغير محلولة اقوم بوضع اشارة عليهم لكي يعرف اي كان من يحقق بهم |
| Ve müziğin iyileştiriciliğiyle ilgili başka vakalar var mıydı, merak ettim. | TED | وتساءلت إنْ كان هناك أي حالات أخرى من الموسيقى الطبية. |
| Böceklerin insanların burun veya kulağına girdiği vakalar olmuştur. | Open Subtitles | كانت هناك حالات حيث صرصور زحفت إلى الأذن أو أنف الشخص. |
| Tamam, bana bir iyilik yap, diğer il temsilcilerini de ara ve başka vakalar olup olmadığını öğren. | Open Subtitles | افعلى لى صنيعاً, اتصلى بمستشفيات الدولة الأخرى لتعرفى اذا كانت هناك حالات أخرى |
| Hayvanlarla insanlar, psişikler arası bağlantıyla ilgili vakalar var. | Open Subtitles | هناك حالات إتصال نفسية بين البشر و الحشرات , عضوياً و عقلياً |
| Bu arada Afrika kıtasında da şüpheli vakalar var. | Open Subtitles | كما أفدنا عن حالات مختلفة في القارة الأفريقية |
| Farklı bir ekip, farklı vakalar. Tam bir bağımsızlığın olacak. | Open Subtitles | طاقم عمل مختلف، حالات مختلفة استقلال تام |
| Bunu, sadece özel vakalar değil olabildiğince çok öğrencinin yararlanabileceği şekilde yapmalıyız. | Open Subtitles | و نحتاج للموارد لأنجاز ذلك الذي يسمح للعديد من الطلاب احتمال الاستفادة منه ليس مجرد حالات خاصة |
| Cinayet işleyip bunu hatırlamayan vakalar bile var. | Open Subtitles | يوجد حالات قام فيها البعض وهم يمشون أثناء نومهم بعمل جرائم قتل وهم لا يتذكرون شيئاً عن ذلك |
| O vakalar üzerinde çalışan biri onu izlediğini düşünebilir. | Open Subtitles | لكن اي كان من يعمل على تلك القضايا يظن انك تراقبينه |
| Bu vakalar üzerinde çalışan başka ajan var mı diye bakalım. | Open Subtitles | علينا ان نرى ان كان اي من العملاء يتداخل في كل القضايا |
| Benzer vakalar diğer pek çok ülkede yasaldır. | Open Subtitles | القضايا المشابهة لقضيتنا هي قانونية في دول العالم الأخرى |
| İster inan ister inanma bunlar iyi olanlar, kötü adamların içeri atıldığını ve artık masum çocukları incitemeyeceklerini bildiğimiz vakalar. | Open Subtitles | صدقِ أو لا هذه القضايا الجيدة نعلم أن هؤلاء الرجال محبوسين وأنهم لا يستطيعون إيذاء أطفال بريئين آخرين |
| Yani bu tür vakalar benim için kişisel. | Open Subtitles | لذا فمثل هذه القضايا يُعد شخصياً بالنسبة إليّ. |
| Aynı zamanda vakalar arasındaki ilişkileri bulabilecek bir algoritma yarattım. | Open Subtitles | و أيضا قمت بانشاء خوارزم سيقوم بالعثور على العامل المشترك بين القضايا |
| Yani bu tür vakalar benim için kişisel. | Open Subtitles | لذا فمثل هذه القضايا يُعد شخصياً بالنسبة إليّ. |
| B.M., Pakistanda her yıl 1000 civarı töre cinayeti gerçekleştiğini bildiriyor ve bunlar, yalnızca kayıtlı vakalar. | TED | تفيد تقارير الأمم المتحدة عن حدوث ١٠٠٠جريمة قتل شرف سنوياً في باكستان و هي الحالات التي تم الإبلاغ عنها فقط. |