| Sahne korkusu genellikle sunumun hemen öncesinde en üst seviyeye ulaşır, işte o son anlarda gevşeyin ve nefes alın. | TED | عادة ما يبدأ رهاب المسرح بقوة قبل التقديم مباشرة، لذا استغل هذه اللحظة للتمطي والتنفس. |
| Eğer yaşamaya ve nefes almaya devam etmek istiyorsan ellerini üstümden çek! | Open Subtitles | إرفع يدك من علي إذا أردت الإستمرار في العيش والتنفس |
| Kendimi terli hissediyorum... ..ve nefes almam zorlaşıyor. | Open Subtitles | انا اشعر ان جسدي كله يتعرق والتنفس اصبح صعباً |
| Sigaranın oksijen yoksunluğu ve nefes darlığına yol açmasının sebeplerinden biri budur. | TED | وهذا أحد الأسباب التي تجعل التدخين يؤدي إلى نقص الأكسجين وضيق التنفس. |
| ve nefes, iki, üç, dört. Ve iki, üç, dört, rahatlayın. | Open Subtitles | و تنفسي ، إثنين ، ثلاثة ، أربعة و إسترخي ، إثنين ، ثلاثة ، أربعة |
| Mathias, öyle kal ve nefes al. | Open Subtitles | ماتياس ، اجلس هناك وتنفس |
| - Rahatla ve nefes al. - Bir tekerlekli sandalye gönderin. | Open Subtitles | فقط إسترخي وتنفسي - إحضروا الناقل ذو العجلات هنا - |
| Yağmur duruyor. Her şey tazelenecek ve nefes alacak. | Open Subtitles | هذه هى النهايه الان كل شيئ سيتم انعاشه و يتنفس |
| Jonas bu koşulların bütün kentsel yaşamın işlevini nasıl yerine getirdiğinin yaşayan ve nefes alan önemli bir parçası olduğunu gördü. | TED | ولكنه نظر إلى المكان وكأنه مكان حيوي يعيش ويتنفس .. ونظر إلى الحياة المدنية التي تقطن تلك المنطقة بالكامل |
| Ölümlüler yaşar ve nefes alır. Tanrı gibi düşünmeyi bırak. | Open Subtitles | البشر يحيون ويتنفسون ربما يجدر بك التوقف عن التفكير كإله |
| Kendimi terli hissediyorum... ..ve nefes almam zorlaşıyor. | Open Subtitles | انا اشعر ان جسدي كله يتعرق والتنفس اصبح صعباً |
| Sonuç olarak, denizi terkeden bütün bu hayvanlar karada hareket edebilme ve nefes alıp verebilme gibi problemleri kendilerine has yöntemlerle çözdüler. | Open Subtitles | كل هذه المخلوقات, قد غادرت البحر وحلت مشاكل التنقل والتنفس من الهواء كل حسب طريقته الخاصة |
| güç ve nefes, güç ve nefes, güç ve nefes. | Open Subtitles | القوة والتنفس, القوة والتنفس القوة والتنفس |
| İnsanlar yalan söylediğinde kalp atışları ve nefes alışları hızlanır. | Open Subtitles | عندما يكذب الناس، معدل ضربات القلب والتنفس تزداد. |
| Doğum uzmanım, meditasyonumun ve nefes egzersizlerimin bana en az iki hafta kazandırdığını söyledi. | Open Subtitles | أكدت لي مساعدتي في الحمل أنّ تمارين التأمل والتنفس ستعطيني أسبوعين إضافيين على الأقل. |
| Yürüyor ve nefes alıyor olmam gerçeği seni yılın annesi mi yapıyor? | Open Subtitles | حقيقة أنا على المشي والتنفس يجعلك أم من السنة؟ |
| Yemek yemeyi ve nefes almayı seviyoruz. Yürüyebiliyoruz da. | Open Subtitles | فكلانا يحب الأكل والتنفس وكلانا يستطيع السير. |
| Ayrılmış bir burun kemiğiniz olduğunu ve nefes alamadığınızı düşünün. | Open Subtitles | استعارة عندما كونتم حاجز منيع ولم تستطيعوا التنفس من خلاله؟ |
| - Adam buradaydı? Ağzımı eliyle kapattı ve nefes alamadım! | Open Subtitles | لقد كان هنا، وضع يده حول فمي فلم أستطع التنفس |
| Biraz zamana bırak ve nefes al. Burnundan alsan daha iyi. | Open Subtitles | خذي بعض الوقت و تنفسي ربما تنفسي من خلال أنفك |
| Biraz zamana bırak ve nefes al. Burnundan alsan daha iyi. | Open Subtitles | خذي بعض الوقت و تنفسي ربما تنفسي من خلال أنفك |
| Peki, sakin ol ve nefes al. | Open Subtitles | حسن، إهدأ وتنفس |
| Bekle. Gözlerini kapa ve nefes al. | Open Subtitles | أنتظري, أغلقي عينيكِ وتنفسي |
| Kazazedenin bilincinin açık olduğunu ve nefes aldığını teyit edin. | Open Subtitles | تأكد إن الضحية واعٍ و يتنفس |
| Çok korkuttu ama şu anda durumu dengeli ve nefes alıyor. | Open Subtitles | لقد أخافنا كثيراً لكن حالته مستقرة ويتنفس الآن |
| Kimse beni görmedi ve asla görmeyecek yaşayan ve nefes alan herkes bana güveniyor. | Open Subtitles | لم يرني أحدٌ أبداً ولا أح دسيفعل وحتى الآن إنني كلي ثقة بكل من يحيون ويتنفسون |