| Zev, bana sizin bu olay için kısa kaldığınızı ve güvenlik detaylarına bakmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | زيف اخبرنى انك يا رفاق كنتم موجزين لم يُطلعونى على التفاصيل الامنية |
| Ne seni, ne de Zev'i daha önce duymadım. | Open Subtitles | لم اسمع ابداً عنك, لم تسمع ابداً عن زيف ايضاً |
| Ben Detektif Zev Bernstein'ım. | Open Subtitles | أنا المحقق زيف برينستين. |
| Bu demek oluyor ki Zev saat 6:00'da içeri girecek. | Open Subtitles | (هذا يعني أن (زاف سيدخل في تمام الساعة 6: 00 |
| Pekala, öyleyse Zev gelene kadar 10 dakikam var. | Open Subtitles | حسنا، إذا لدي 15 دقيقة (حتى موعد دخول (زاف |
| Herneyse, Zev'in intikamı alındıktan sonra, bir nebze de olsa çalışmalarıma yoğunlaştım. | Open Subtitles | لماذا؟ (على أية حال، منذ مقتل (زيف قمت بالتركز على دراساتي |
| Bu defa "Zev'e Sevgilerimle" diye imzalatabilir misin? | Open Subtitles | هل بإمكانك جعلها تكتب إهداء إلى (زيف) ؟ -أجل |
| Zev'in tezgâhına bakıyordum ama benim yerime birini... | Open Subtitles | أنا أراقب طاولة زيف سأجدشخصا... |
| Aşağı caddedeki Zev Buchwald'ı tanıyorsun şu spor eşyaları satan adamı. | Open Subtitles | أتعرفين (زيف باكولد) الذي يقطن في آخر الشارع الذي يمارس الرياضة؟ إنه يتوسع في المدينة |
| Pekala, Zev'in çalabileceği neyimiz var? | Open Subtitles | إذا، ما هو الشيء الذي سنجعل زيف) يقوم بسرقته) |
| O partinin parasını ben verdim. Merhaba Zev. | Open Subtitles | أنا أدفع لهذه الحفلة مرحباً (زيف) |
| Zev üçkağıtçı adına leke süren bir adam. | Open Subtitles | زيف) هو المعنى الحقيقي) للرجل المحتال |
| Bu Zev'di. İşte bu onun ne yaptığı. | Open Subtitles | (لقد كان دلك (زيف هذا ما يقوم به |
| Tüm detayları Zev için açıkladım | Open Subtitles | سأقوم بإطلاع زيف) عل كل التفاصيل) |
| Zev'in içeri girmek için bir yolu olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | (نعلم أن (زيف سيجد طريقا للدخول |
| "Zev, bilmen gereken bazı zor şeyler var. | Open Subtitles | "زيف)، ثمة أشياء صعبة) يجدر بك أن تعرفها... |
| Zev ismini aldın çünkü "kurt" anlamına geliyordu. | Open Subtitles | اخذت اسم (زيف) لأنه يعني "الذئب" |
| Ve Zev'in adı da Otto Wallisch idi. | Open Subtitles | و (زيف) كان اسمه (أوتو واليش). |
| Dediğim gibi, Zev işinde iyidir. Güvenliği çabuk atlatacaktır | Open Subtitles | كما سبق أن أخبرتك (زاف) جيد سيتخلص من أجهزة الأمن بسرعة |
| Eğer Zev yakalanmazsa bunların hiçbir anlamı kalmaz. | Open Subtitles | لا شيء من هذا يهم (إن لم يستطيعوا القبض على (زاف |
| Zev Demetrius, tutuklusun | Open Subtitles | (زاف ديميتريوس) أنت رهن الإعتقال |