| - Öç alma fikriyle silahı aldın. - Silahı ben almadım. | Open Subtitles | اخذت المسدس بفكرة الثأر لنفسك انا لم آخذه |
| Evden bir dosya almam için o gönderdi. | Open Subtitles | لقد قال انه يوجد ملف في البيت واتيت لكي آخذه |
| Savaşta ölmedi. Onu eve götüreceğim. | Open Subtitles | لا هو لم يموت فى المعركة سوف آخذه إلى المنزل معي |
| Bunu ona götüreyim. İki saniyede dönerim. | Open Subtitles | أستطيع أن آخذه اليها وأعود في غضون ثانيتين |
| O köpek, baş belası. Yok edildiğinden emin olmak için alıyorum. | Open Subtitles | هذا الكلب خطر، سوف آخذه لكي أتأكد أنه قد مات |
| Onu Texas'a canlı götürmeliyim. | Open Subtitles | يجب ان آخذه الى تكساس حيا لتتم محاكمته هناك وشنقه |
| Paraya ihtiyacım vardı, ve parayı iyi birinden almaktansa kötü birinden almak daha iyidir. | Open Subtitles | كنت في حاجة ماسة للمال و فضلت أن آخذه من شخص سيء بدلاً من شخص جيد |
| -İşe yaramaz. Dinle, o lanet silahı verecek misin, yoksa ben mi alayım? | Open Subtitles | اسمع، هل ستعطني السلاح اللعين، أم يجب عليَّ أن آخذه بنفسي؟ |
| İki gün at sürerek yaptığım işimde, benden kale almamı bekleme. | Open Subtitles | ليست ضمن يومين من عمل توسلتي الي أن آخذه في القلعة |
| Ve bu hiçbir insandan asla almayacağım bir şeydir, kesinlikle kendi oğlumdan değil. | Open Subtitles | و هذا شيء لن آخذه من اي شخص و خصوصاً ابني |
| Dördüncü Hanım, gerçekten flütünüzü ben almadım! | Open Subtitles | الزوجة الرابعة أنا حقاً لم آخذ نايك أنا لم آخذه |
| Önceleri pek ciddiye almadım. | Open Subtitles | في البداية لم آخذه علي محمل الجد |
| almam gerekebilir, ama sevmem gerekmiyor. | Open Subtitles | قد أضطر أن آخذه ولكني لست مضطراً أن أحبه. |
| Çünkü onu almam gerek. Şehirde bir toplantımız var. | Open Subtitles | لانه يجب علي ان آخذه, لدينا اجتماع في المدينة |
| Bugün, iş çıkışı Onu sinemaya götüreceğim. | Open Subtitles | و آخذه يوميا الى السينيما بعد أداء العمل |
| Emin olmak için şunu laboratuvara götüreceğim. | Open Subtitles | هذا قد يشرح ذلك سوف آخذه إلى المعمل للتأكد |
| Merkeze götüreyim mi? | Open Subtitles | هذا المهرّج ليس العقاب الليلي. هل يجب أن آخذه في؟ |
| Ciddiye alıyorum, tatlım, acaba bana söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | أنا آخذه بجدية يا عزيزتي لكن هل يمكن أن تخبروني بشيء؟ |
| Onu asla üzgün olamayacağı bir yere götürmeliyim. | Open Subtitles | يجب أن آخذه إلى مكانٍ يستحيل أن يكون به حزينـاً |
| Elinden almak isteyeceğim bir şey olursa sana haber veririm. | Open Subtitles | و أى شئ آخر تمتلكينه و سأريد أن آخذه منك سأعلمك به |
| O zaman yanıma kimi alırsam alayım bir fark yaratmaz, değil mi? | Open Subtitles | من آخذه لن يُحدث فرقًا حينئذٍ ، أليس كذلك؟ |
| Hoşuna gitsin ya da gitmesin, bugün benim onu okuldan almamı istedi. | Open Subtitles | شئت أم أبيت، لقد طلب مني أن آخذه من المدرسة اليوم |
| Sende kalsın. Ben almayacağım. | Open Subtitles | لا أهتم لذلك، لا أريد أن آخذه يجب عليك الإحتفاظ به |
| Hiç birşey yapmamıştım, Onu Disney World'e götürüp Playstation falan almamıştım. | TED | لم أكن قد فعلت أي شيء , لم آخذه إلى عالم ديزني أو اشتري له بلاي ستيشن. |
| aldığım her istihbaratta, attığım her adımda gizliliğin ihlali tehlikesiyle karşı karşıyayım. | Open Subtitles | أي معلومات أحصل عليها، أي تدبير آخذه يمكن أن يكون خطراً علينا. |
| "Ben götürürüm. Ben bakarım ona, ben ilgilenirim!" | Open Subtitles | أنا سوف آخذه بعيداً ، سأعتني به وسوف أكون ممرضته |
| Sen buraya gelmeden önce Mr. Orange kendisini hastahaneye götürmemi istedi. | Open Subtitles | قبل أن تدخل هنا سيد اورانج كان يسألني أن آخذه إلى المستشفى |
| Durum şu ki onu hastaneye ya da düşkünler evine götürmek istemiyorum. | Open Subtitles | العُلّة هي، انني لا أريد أن آخذه إلى مستشفى أو مصحة |