"أتركك" - Translation from Arabic to Turkish

• izin
• bırakmayacağım
• terk
• bırakmam
• bırakamam
• bırakmıyorum
• bırakmak
• bırakayım
• bırakıyorum
• bırakacağım
• bırakıp
• ayrılmak
• müsaade
• ayrılmayacağım
• bırakırım

Bir iskelete de dönsen gitmene izin vermeyeceğim, tamam mı?
وأنا لن أتركك تذهب حتى لو كنت هيكل عظمي, أفهمت؟

Peki. Şu andan itibaren pataklanmana izin vereceğime söz veriyorum.
حسنا ً, من الآن فصاعداً , أعدك أن أتركك تُضرَب

Tek bildiğim seni sevdiğim. Seni bir daha asla bırakmayacağım. Birlikte halledeceğiz.
كل ما أعرفه اننى أعبدك و لن أتركك و سنتغلب على كل شئ بطريقة ما

İki seçeneğim vardı. Seni öldürmek ya da terk etmek.
لقد كان لدي خياران فقط، إما أن أقتلك أو أتركك

Gerçekten aslanlara bir şeyler oluyorsa seni burada öylece bırakmam.
إن كان هناك خطب ما بالأسود فلن أتركك هنا فحسب

Şehirde sana daha güzel bakılacağının farkındayken, seni bu odada bırakamam.
لن أتركك هنا في هذه الغرفة. ستحظى بعناية أفضل في المدينة

- Seni bırakmıyorum, Herkül.
أنا لن أتركك الآن هرقل إنتبهى إلى للحظة ..

Ben de seni bırakmak istemiyorum ama burada kalmayı karşılayabilsem bile yeteri kadar ödeyen bir oyunculuk işini asla bulamam.
أنـا لـاـ أريد أن أتركك كذلك ، لكن حتي إن إستطعت البقاء هنا لن أجد أبداً مهنـة تدفع تكاليف إقامتي

O makineyi bir daha kullanmana izin veremem. Kusura bakma...
لا يمكننى أن أتركك تستخدم الأله مره أخرى أننى أسف

Şimdi yaşamana izin vereceğim. Sen de bizi rahat bırakacaksın.
و الآن سوف أتركك و بدورك سوف تكفَّ عن ملاحقتنا

AM: İşinize dönmenize izin vermeden önce sizin için iki sorum daha var.
آ.ن: في جعبتي سؤالان أخيران لك قبل أن أتركك تعود لعملك.

Öylece gitmene izin veremem.
لا يمكنني ان أتركك ترحلي.. ليس بتلك الطريقة.

Hayır, Burada çalışmana izin veremem. Bir bebekle burada ne yapabilirsin?
, لا , لا يمكنني أن أتركك تعمل هنا ماذا يمكنك أن تعمل والطفل معك؟

Bir iskelete bile dönüşsem, seni asla bırakmayacağım.
برغم إني سأتحول إلى هيكل عظمي إلا إني لن أتركك

Seni yalnız bırakmayacağım. Laptop'ını al ve gidelim.
لن أتركك لوحدك أجلبي المحمول و دعينا نذهب

O küçük Hollandalı çocuğun hikayesindeki gibi parmağın barajdaki çatlakta bırakmayacağım seni!
لن أتركك مثل هذا الفتى الهولندي الذي علق اصبعه في السد

Sonra ben diyordum ki: terk etmeyeceğim seni üzüntünde.
و من ثم فانني أقول , أنا لن أتركك في محتنك

Seni terk edemedim.
أنا لم أستطع أن أتركك. التفكير بك يصيبني بالجنون

Olmaz, seni asla bırakmam, kardeşimi asla yarı yolda bırakamam ama içmem gerek.
لا , أنا لن أتركك أبدا لا يمكنني أبدا أن أترك أخي لكي يا اخي , على أن أحظى بشراب واحد

Seni burada öylece büyük boy kolan ve patatesinle bırakamam.
لا أستطيع أن أتركك هنا في الواقع مع الصودا والبطاطس

Seni burada bırakmıyorum. O beyaz saçlı herife eş değer bir rakip değilsin sen.
لن أتركك هنا محال أن تهزمي ذلك الأمهق المجنون

- Evet. Seni yalnız bırakmak vicdanımı rahatsız ediyor.
أعني أنا أكره أن أتركك هنا وحيدا في هذا الموقف المحرج

Çalışman için seni yalnız mı bırakayım, ...yoksa biraz konuşalım mı?
هل يجب أن أتركك لعملك أو يمكنى الجلوس والتحدث لفتره ؟

Sizi şu düşünceyle bırakıyorum: Kendinizi nerede bu dünyaya faydalı hissediyorsunuz?
أتركك مع هذا المعتقد: أين تشعر أنك مفيد لهذا العالم؟

Ve dört yaşındaki çocuğa dedi ki, 'Johnny, seni burada bir marşmelov ile başbaşa bırakacağım, 15 dakikalığına.
ويقول للطفل ذا الـ 4 سنوات جوني، سوف أتركك هنا مع هذه الحلوى لمدة 15 دقيقة

Savaşmak için kalıyorsan, asla seni bırakıp gidemem.
إن كنت ستبقى للقتال فمن المستحيل أن أتركك

Sanırım bu yüzden senden ayrılmak zor geliyor.
أعتقد أنّي أواجه وقتاً عسيراً و أنا أتركك تذهب.

Gitmene müsaade ediyorum lakin bunun son şansın olduğunu da aklından çıkarma.
سوف أتركك تذهبى لكن تذكرى أنها الفرصة الأخيرة تنحوا جانباً

Yüzünde biraz gülümseme görmeden yanından ayrılmayacağım.
والآن لن أتركك حتى أرى ابتسامة على هذا الوجه

Bana yalan söylersen, saçmalarsan, herhangi bir şeyi saklarsan, bacağına bir tane sıkıp, seni arabadan atar ve düştüğün yerde bırakırım.
لو كذبت عليَ أو أخفيت عني شيئاً سأطلق رصاصه على ساقك و ألقي بك من السياره و أتركك حيثما سقطت مفهوم؟