| Ama, eşyalarımı açtıktan sonra, senin için hoş bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | بعد تفريغ الصناديق أردت القيام بشيء لطيف لك |
| İnsani olarak daha manalı şeyler yapmak istedim. | Open Subtitles | أردت القيام بشيء له علاقة بالبشر أكثر من ذلك |
| Biliyorum ben de sen benim her siçişlarimi düzeltmeden önce doğru şeyler yapmak istedim. | Open Subtitles | أجل، أعلم، أردت القيام بشيء صائب بدون أن تقومي أنتِ بإصلاح إخفاقاتي |
| Bağışlayın efendim, ama bunu uzun zamandır yapmak istemiştim. | Open Subtitles | معذرة سيدي اللورد، ولكني طالما أردت القيام بذلك منذ وقت طويل. |
| Bazen, her zaman yapmak istediğim şeyleri yapmak için para alıyorum. Kendi tutkularımla profesyonel görevlerimin aynı olmasına bayılıyorum. | Open Subtitles | أحياناً أتقاضى مالاً مقابل أشياء لطالما أردت القيام بها كم أحب حين تكون رغباتي الشخصية هي ذاتها مهامي المهنية |
| Nasıl yapacağını bilmediğin bir şeyi yapmak istiyorsan bu çok zorlu olacak. | TED | الآن، في حال أردت القيام بأمرٍ لاتعرف كيفية القيام به بنفسك، عندها سيكون هذا تحدٍ كبير. |
| Bunu her zaman yapmak istemişimdir ama yapabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | لطالما أردت القيام بذلك ولكن لم أظن أني قادرة |
| yapmak istediğin şeyin gerçekten bu olduğuna karar verebilirsin. | Open Subtitles | فتقررين ما إذا أردت القيام بهذا، أتعرفين؟ |
| Bunu seni gördüğüm ilk andan beri yapmak istiyordum. | Open Subtitles | أردت القيام بهذا منذ المرة الأولى التي رايتك بها |
| Bir değişiklik yapmak istiyorsanız, bunu düzene uyarak yapmalısınız. | Open Subtitles | إذا أردت القيام بأي تغيير يجب أن تعمله ضمن النظام |
| Benimle çok uğraştınız çocuklar, ben de özel bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | لقد تحملتم الكثير مني يا رفاق... و أردت القيام بشيء مميز. |
| - Anlıyorum fakat bunu burada yapmak istedim. | Open Subtitles | أتفهم هذا، ولكني أردت القيام بهذا هنا |
| Bak, bunu yüz yüze yapmak istedim. | Open Subtitles | انظري, أردت القيام بذلك شخصيًا |
| Dinle. Bunu yapmak istedim ve yaptım da. Gerçekten uğraştım, ama... | Open Subtitles | اسمعي، أردت القيام بذلك أردت فعلاً، حاولت، أنا فقط... |
| Çok yakın değilmişler ama bir şeyler yapmak istedim. | Open Subtitles | لم يكونا قريبين لبعضهما . لكن أردت القيام بشيء ما . |
| Bak, genellikle bu tarz işleri bilgisayarımdan hallederim ama bu kez klavyeden uzakta, şahsen yapmak istedim. | Open Subtitles | أترى، أنا عادة أقوم بمثل هذه المحادثات من حاسوبي الآلي و لكن هذه المرة "أردت القيام بها "بعيداً عن لوحة المفاتيح |
| Seninle daha önce kimseyle yapmadığım bir şey yapmak istemiştim. | Open Subtitles | أردت القيام بأمر جديد معك لم أقم به مسبقاً مع آخر |
| Pekala bugün son gün, esasında bunu adım adım yapmak istemiştim. | Open Subtitles | حسناً، هذا هو اليوم الأخير، من البداية أردت القيام بذلك خطوة بخطوة |
| Çok mutsuzdum ve tek yapmak istediğim evde kalıp düşüncelerimle baş başa kalmaktı. | Open Subtitles | كنت مكتئبا جدا كل ما أردت القيام به هو البقاء في المنزل وتكون وحدها مع أفكاري. |
| Ama o şeyi kaçıracağız. O şeyi bu gece yapmak istiyorsan hemen çıkmamız gerek. | Open Subtitles | سيفوتنا ذلك الشيئ الذي أردت القيام به هذه الليلة إذا لم نغادر الآن |
| Çocuklan severim. Bilemiyorum, hep böyle bir iş yapmak istemişimdir. | Open Subtitles | إنني أحب الأطفال ولطالما أردت القيام بذلك |
| Şu açıdan düşün Peter; seks yoksa her zaman yapmak istediğin şeylere daha fazla vakit ayırabilirsin demek oluyor. | Open Subtitles | حسناً أنظر إليها هكذا بيتر بدون الجنس ستحضى بالمزيد من الوقت لتقوم بجيمع الأمور التي أردت القيام بها |
| Bu sefer doğru yapmak istiyordum. | TED | هذه المرة أردت القيام به بشكل صحيح. |
| Eğer arama yapmak istiyorsanız lütfen tuşlayıp, tekrar deneyin. | Open Subtitles | إن أردت القيام بإتصال رجاء أغلق و جرب مجددا |