| dedim. Müdür, odada bulunan bilgisayarı gösterdi. | TED | أشار المدير إلى الكمبيوترالموجود في الغرفة. |
| Bunlarla içki içilmeyeceğinden de bahsetti mi? | Open Subtitles | هل أشار بأي طريقة انه لايمكنك الشرب معها؟ |
| Arkamı döndüğümde gitmemi işaret etti, onu düşünmememi. | Open Subtitles | حين تلفتت حولى ، أشار لى بالمضى ، و ألا أفكر فيه |
| Burada çalışan bir avukat bana, sanıklardan "dünyanın pislikleri" olarak bahsetmişti ve sonrasında onları temsil etmek zorunda kaldı. | TED | أُخبرت مرة أن محام كان يعمل هناك أشار إلى المتهمين على أنهم "حثالة الأرض" وبعدها كان عليه أن يمثلهم. |
| Bir keresinde, bana saatini gösterdi ve... o dakika yüzünden beni sonsuza dek hatırlayacağını söyledi. | Open Subtitles | بأحد الأيام، أشار رجل لساعته وقال لي بأنه سيتذكرني للأبد بسبب تلك الدقيقة |
| Delice geldiğini biliyorum ama o boruyu bana o gösterdi. | Open Subtitles | أعلم بأنه يبدوا جنوناً لكنه أشار لي بإتجاه الأنبوب |
| Ama biri seni hedef gösterdi. | Open Subtitles | لكن أحد ما في القصر أشار بأصابع الإتهام إليك |
| Bay Plunkett da Olimpiyatlarda Anna Buday'a uyuşturucu taşıyan bir kurye gören bir tanıktan bahsetti. | Open Subtitles | إن السيد بلانكيت أشار إلى وجود شاهدة رأت ساعٍ يحمل عقاقير إلى آنا بوديه في الألعاب الأولمبية |
| Bir de, kanunsuzca yürütülen bir gizli FBI operasyonundan bahsetti. | Open Subtitles | أذا سمحتَ لي، لقد أشار ألى وحدة عمليات خاصة خارجة عن القانون تابعة لمكتب التحقيقات الفيدرالي |
| Roland "Arthur" diye bir isimden bahsetti mi ? | Open Subtitles | هل أشار " رولاند " من قبل لإسم " آرثر " ؟ |
| Aniden çok yukarılarda karla kaplı dağların üstünde yaşlı adam bize yaban otlarının bittiği gölgeli ve nemli bir toprağı işaret etti. | Open Subtitles | و يتفرع إلى ألف مجرى صغير، فجأة عالياً تحت قمم مغطاة بالثلوج، أشار الرجل العجوز إلى قطعة أرض مكسوة بالأعشاب البرية، |
| Ancak utanmış görünmek yerine bağıra bağıra gülüp işaret etti. | Open Subtitles | لكن بدلا من أن يبدو مُحرجا صرخ و هو يضحك و أشار |
| Diğerlerinden bahsetmişti, kendisinin benim durduramayacağım çok büyük bir makinenin bir dişlisi olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد أشار لوجود أشخاص آخرين واصفا نفسه بالعضو الثانوي في عملية أكبر و التي لن أتمكن من إيقافها لقد كان يصرخ |
| Dassey'nin hükmünü bozduktan sonra hakim polisin sorgulanan çocuğun ailesini bilgilendirmesini veya gencin ailesinden birinin odada bulunması isteğine uymasını gerektiren bir yasa olmadığına dikkat çekti. | TED | بعد تبرئة داسي، أشار القاضي إلى أنه لا يوجد قانون إتحادي يطلب من الشرطة إبلاغ ولي أمر اليافع بأن اليافع بخضع للاستجواب، أو يحترم طلب اليافع لحضور أحد والديه في الغرفة. |
| "Başkan, buna karşın, kendilerini bekleyenin olağan bir insan avı olmadığını belirtti." | Open Subtitles | إلا أنه أشار. ايا يكن ، أن هذه المطاردة غير مسبقة. |
| O defterde Rambaldi bir tek aletin yapılışından bahsediyor. | Open Subtitles | فى هذا الكتاب,رمبالدى أشار الى بناء وحيد |
| Rahibin eli İncil'i gösterir, gösterdiği yerde yazan: | Open Subtitles | :أشار الراهب بيده إلى الإنجيل و الذي مكتوب فيه |
| Mahari ofisimden çıkarken, bana bahsettiği zorluklarla mücadele etmesi için daha özel bir şeye ihtiyacı olabileceğinden endişelendim. | TED | لذا عندما كان مهاري يغادر مكتبي، قلقت من أنه قد يحتاج إلى أمر أكثر تحديدا لمكافحة التحديات التي أشار إليها |
| Ama şimdi Byrnes yeni sınırın Almanya için adil olmadığını ve değiştirilebileceğini ima ediyordu. | Open Subtitles | ولكن أشار بيرنز فيما بعد أن الحدود الجديدة غير عادلة بالنسبة لألمانيا وربما يتم تغييرها |
| Morgan'ın da söylediği gibi, duyguları birbiriyle çatışıyor. | Open Subtitles | [ كمـــا أشار [ مورغان .العواطف التي هي في صراع مباشر مع بعضها البعض |
| Son zamanlarda, herhangi bir tartışmadan... bahsetmiş miydi? | Open Subtitles | هل أشار إلى أيّ خلافات في الآونة الأخيرة؟ |
| Bir keresinde mermilerin insanları nükleer silahların ise şehirleri yok ettiğini söylemişti. | Open Subtitles | أشار مرّة أنّ الرّصاص يقتل الأفراد، بينما الأسلحة النوويّة تقتل المدن. |
| Solu gösterirse, kürek cezası alırdın. | Open Subtitles | لو أشار لليسار ستعمل أعمال شاقة |
| İki gün önceyi gösteriyordu. Tarih değiştirme çizgisini iki kere geçmiş ve düzeltmemiş. | Open Subtitles | أشار إلى اليومين الماضيين عبر خط التوقيت مرتين و لم يقم بتعديله |