| Apokaliptik savaşlar ve insan ırkının nasıl arındırılacağı gibi konuları karıştırıp gelecekle ilgili şeyler söylerdi. | Open Subtitles | وكان يقول أشياء عن المستقبل أشياء عن حروب رهيبة ستفني العالم وكيف أن الجنس البشري يحتاج إلى تطهير |
| Avucumu bu şekilde tutmuştu benimle ilgili şeyler söylemeye başlamıştı. | Open Subtitles | أخذت يدي هكذا وبدأت تخبرني أشياء عن نفسي |
| İncil'den alıntılar. Şeytanla ilgili şeyler. | Open Subtitles | لقد اقتبس من الكتاب المقدس، أشياء عن الوحش |
| Nona Drake hakkındaki şeyleri bildiğini söyledi. Belki sen neler olduğunu hatırlamama yardım edebilirsin. | Open Subtitles | "نونا" ،تقول أنكِ تعرفين أشياء عن الدريك وربما يمكنكِ مساعدتي لمعرفة ما حدث |
| Drake hakkındaki şeyleri bilir. | Open Subtitles | انها تعرف أشياء عن الـ دريك |
| Özellikle de öğrenme hakkında bir şeyler öğrenebiliriz. | TED | و بالأخص, أعتقد أننا يمكن أن نتعلم أشياء عن التعلم. |
| Baban ve müdürün sana karakterin hakkında bir şeyler öğretmeye çalışıyor. | Open Subtitles | والدك ومدير يحاولان تعليمك أشياء عن الشخصية |
| Kütleler, yarıçaplar ve yansıma katsayıları ile ilgili şeyler. | Open Subtitles | أشياء عن الكُتل و أنصاف القُطر و الإنعكاس و القيم الثابتة |
| derken? Senin özel hayatınla ilgili şeyler söylememden nefret ediyorsun... | Open Subtitles | أعرف أنك تكرهين أن أقول أشياء عن حياتك |
| Ailemle ilgili şeyler söylemeye başladı. | Open Subtitles | لقد بدا فى قول أشياء عن عائلتى |
| Genetik düzenlemeler ile ilgili şeyler. | Open Subtitles | أشياء عن التركيب الوراثي |
| Simran'la ilgili şeyler de söyledi. | Open Subtitles | ...هو يعرف أشياء عن (سيمران)، مثل |
| İnsanlar hakkında bir şeyler biliyorum, Sonja. | Open Subtitles | أستطيع أن أرى عدة أشياء عن الناس، سونيا. |
| Annen Yakın-Sahra Afrika hakkında bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | قالت أمكي أشياء عن صحراء أفريقية |