| Tabi ki, onların sıkıntıda kaldığı durumda işaret etmek kolay olurdu. | TED | بكل تأكيد، كان من السهولة بمكان أن أشير الى شعورهم بالنقص. |
| Faydalı olduğunu düşündüğüm iki soruya işaret etmek istiyorum. | TED | أريد فقط أن أشير إلى سؤالين أظنهما مفيدين. |
| Şunu belirtmek zorundayım ki Hartum da Nil'in alçalması | Open Subtitles | ما أشير اليه هو ان انخفاض النيل فى الخرطوم |
| Büyük bankalardan bahsetmiyorum. Büyük Tarım dünyasından bahsediyorum. | TED | أنا لا أشير إلى البنوك الكبيرة، إنما لعالم الزراعة الضخم. |
| Yeni ve hamile olmayan yedeğinden söz ediyorum. Bayan Eve Harrington. | Open Subtitles | أشير إليكي بالجديد وهو الغبر حبلى البديل الجاهز، الآنسة "إيف هارينغتون". |
| Kapitalizmi savunmuyorum, sadece ilişkilerine dikkat çekiyorum. | TED | أنا لا أدعو إلى الرأسماليّة، أنا فقط أشير إلى العلاقة. |
| Yine de, iyi niyet istenmeyen sonuçlar doğurabilir ve bu hikâyelerin göründükleri kadar büyülü olmadıklarını söylemek istiyorum. | TED | مع ذلك، يمكنُ أن يكون للنوايا الحسنة عواقب غير مقصودة، ولذلك، أرغبُ في أن أشير إلى تلك القصص التي ليست سحرية كما تبدو، |
| Bugün, başka konuşacak şey var mı, diye sorarken... evlenme teklifimi kastetmiştim. | Open Subtitles | عندما سألت منذ فترة عما يمكن مناقشته كنت أشير إلى عرضي بالزواج منك |
| Aslında, uzun zamandır sade insan aklının bile rahatlıkla görebildiği bir şeyi görmüş ve işaret ediyor olmamdan dolayı üzülüyordum. | TED | حسنا، أنا آسف جدا لأنّي أشير إلى أن العقل الإنسانيّ النقيّ في الواقع ، شهد في نهاية المطاف ما كان ينتظره لفترة طويلة. |
| Kıdemli subay olarak sadece durumla ilgili gerçeğe işaret ediyorum. | Open Subtitles | كضابط كبير , أشير إلى مجرد حقيقة وثيقة الصلة |
| Parmakla işaret etmek istemem ama, ben olsam Cordesh'ten gözümü ayırmazdım. | Open Subtitles | لن أشير عليك بأحد ، لكنى أبقى عينى على كورديش |
| Ikinci Kaptan olarak görevim seçeneklerimizi belirtmek. | Open Subtitles | ،كابتن، إنه قرارك و من واجبي أن أشير إلى البدائل |
| Tamam, ama şu 100 metreyi... tuhaf bir sessizlik yaşamadan yürüdüğümüzü belirtmek isterim. | Open Subtitles | حسناً، أريد فقط أن أشير بأننا تمشينا 100 ياردة ببساطة بدون أي موقف محرج. |
| Elbette buradakilerden bahsediyorum hastalardan değil. | Open Subtitles | أشير بهذا .. بالطبع .. للشركة و ليس للمرضى. |
| Havaalanı güvenlik çemberinden çıkmasına izin verdiğiniz süslü kabartmaları olan özel bir dolaptan bahsediyorum. | Open Subtitles | أشير تحديدًا إلى الخزانة المنقوشة التي سمحت لها بالخروج من المحيط الأمني للمطار. |
| Jambonlardan ve sosislerden söz etmeyeyim mi? | Open Subtitles | أنا لا أشير الى اللحوم أو الى الفطائر اللذيذة |
| Son olarak şuna dikkat çekmek istiyorum kendi kendine organize olabilme fikri daha önce duyduğumuz gibi beyindedir. | TED | وأخيرا, أردت فقط أن أشير إلى أن هذه الفكرة من التنظيم الذاتي , كما سمعنا في وقت سابق, موجودة في الدماغ. |
| söylemek istediğim şey, beyaz insanları, diğerlerine karşı avantajlı hâle getiren bir sistem var; sosyal, ekonomik ve siyasi alanlarda. | TED | الذي أشير إليه هو أن نظام التميز البنائي يفضل البيض على غيرهم في الساحات الإجتماعية والإقتصادية والسياسية |
| Senin çok sık seyahat ettiğini kastetmiştim. | Open Subtitles | ماذا تعني؟ كنت أشير إلى أنك تسافر كثيراً |
| Personelini, senin onlara destek olduğuna inanmaları için büyülediğini ima ediyordum. | Open Subtitles | كنت أشير إلى قدرتك على جعل موظفيك يؤمنون بأنّك حاكمة لهم. |
| Sen bir şey demeden önce şunu belirteyim ki ne zaman okula geri dönmekten bahsetsem türlü nedenlerle bunun neden imkansız olacağını söylüyorsun. | Open Subtitles | وقبل أنْ تقول كلمة واحدة دعني أشير إلى أنّه في كل مرّة أتطرّق للعودة إلى الدراسة، تأتي بسبب تبرّر به لماذا هو مستحيل. |
| Ben aslında Superman'in güçlerini emen kırmızı kriptoniti kastediyordum. | Open Subtitles | أنا أشير بالطبع إلى الكريبتونايت الأحمر التي تستنزف من سوبرمان سلطاته |
| Saygısızlık etmiyorum. Sadece gerçeği söylüyorum. | Open Subtitles | أنا لا ألقي بالسخافات إنني فقط أشير للواقع |
| Sürücünün koşarak olay yerinden kaçmasını kast etmiştim Bay Palmer. | Open Subtitles | كنت أشير إلى السائق الذي هرب من مكان الحادث، سيد بالمر |
| dikkatinizi çekmek isterim ki biz bir sürü havalı yerlerle birlikteydik o listede. | TED | الآن أود أن أشير إلى أننا كنا على تلك القائمة مع العديد من الأماكن الممتعة. |
| Teğmen Miura'yı kastediyorum. | Open Subtitles | وأنا أشير هنا إلى الملازم مايورا |
| Özel sektörde gerekli görülen ürün teslim etmenin getirdiği baskıdan bahsediyordum. | Open Subtitles | كنت فقط أشير إلى ضغط تقديم النتائج، التي يتطلبها القطاع الخاص. |