| Hücreler vurulmadı. Bombalar adanın arka tarafını vurdu. | Open Subtitles | لم تُصب الزنزانات أصابت القنبلة الجهة الخلفية للجزيرة |
| Bir Alman mermisi cephaneligi vurdu 180 cm'lik beton çatiyi çökerterek, 250 askerin ezilerek ölmesine yol açti. | Open Subtitles | أصابت احد القذائف الألمانية مخزن الذخيرة.. محطمة السقف الخراساني الذي يبلغ سمكه 6 أقدام ساحقاً تحته 250 جندي حتى الموت |
| Vurduğunuz toplardan bir tanesi minibüsümün ön camına isabet etti. Önemli değil. | Open Subtitles | أجل ، يبدو أنّ إحدى كراتك للغولف أصابت حاجب الريح في شاحنتي |
| İlk kurşun Başkan'ın başına isabet ediyor ama bazıları tam ters tarafa bakıyor. | Open Subtitles | الرصاصة الأولي أصابت الرئيس من المقدمة ولكن بعض الأشخاص .. ينظرون في الإتجاه العكسي |
| Ölüler. Bizimkiler birilerini vurmuş olmalı. | Open Subtitles | القتل ، من المُحَتَّم أن قوات المشاة قد أصابت شيئاً |
| Gözüm iyi durumda. Tüfek gözlüğe çarpmış olmalı. | Open Subtitles | عيني سليمة، لا بد أن البندقية أصابت نظارتي |
| Amelia, camına birkaç böcek çarptı diye, Mustang'ini sürmeyi bırakmazsın, değil mi? | Open Subtitles | أميليا .. لن تتوقفي عن التنقل بسيارتك بسبب خدوش أصابت حاجب الريح |
| Çünkü ilk karım ortaya çıktı ve beni bacağımdan vurdu. | Open Subtitles | لأن زوجتي الأولى ظهرت و أصابت ما بين ساقيّ. |
| Bir Amerikan donanma uçağı Bağdat varoşlarında bir hedef vurdu. | Open Subtitles | طائرة البحرية الأمريكية أصابت هدفاً على مشارف بغداد |
| Amerikan donanma uçağı Bağdat varoşlarında bir hedef vurdu. | Open Subtitles | طائرة القوات البحرية الأمريكية أصابت هدفاً على مشارف بغداد |
| İki atış da hedefini vurdu. İyi bir takım olduk. | Open Subtitles | كِلتا الرميتان أصابت الهدف نشكل فريقاً رائعاً |
| Ooh gibi! Ben bir bayan kicker veya kadın kicker değilim, ben sadece bir kicker duyuyorum Dik Son gece vurdu ve herkesi üzdüm. | Open Subtitles | لست راكلة سيدة أو راكلة أنثى أنا مجرد راكلة أصابت العارضة ليلة أمس وخذلت الجميع |
| Biliyoruz ki biri başına isabet ederek Kennedy'yi öldüren kurşundu. | Open Subtitles | ونعلم أن واحدة منهما القاتلة أصابت الرأس وقتلت كينيدي |
| Bu sıralarda, bir başka atış arabayı tamamen ıskalayarak... altgeçitteki James Teague'e isabet ediyor. | Open Subtitles | خلال هذا الوقت طلقات أخرى أخطأت السيارة تماما أصابت جيمس تيج بجوار النفق |
| Güdümlü motorlarımdan bir tanesine bir kurşun isabet etti sanırım. | Open Subtitles | أعتقد بأن رصاصة أصابت مركز التحكم الأمامي. |
| Silah sol elindeyken şakağının sol tarafınan kendini vurmuş. | Open Subtitles | الطلقة أصابت جانبها الأيسر و المسدس كان في يدها اليسري |
| O son kurşun da güya zikzaklar çizerek her yeri dolanmış... ve Kennedy'yle Connally'yi yedi kez vurmuş. | Open Subtitles | ووجدوا رصاصات متعرجة في كل المكان أصابت كينيدي و كونالي سبع مرات |
| Devam edip atardamara çarpmış, ...sonra da kalbe girip adamı öldürmüş ve omuza gelince durmuş. | Open Subtitles | صعدت و أصابت شرياناً ثم القلب ممّا قتله ثم استقرت في الكتف. |
| Üç kişiyi öldürdü, 9 kişiyi yaraladı. | Open Subtitles | في الواقع، لقد قتلت ثلاثة أشخاص و أصابت تسعةً آخرين |
| Maseo'yu durdurursak cinayetleri de durduracağımızı düşünmüştüm ama Nyssa haklıydı. | Open Subtitles | خلت أنّنا إذا أوقفنا (ماسيو) فسنوقف القتل، لكن (نيسا) أصابت. |
| Aşk tanrısının okunun hedefini vurduğunu bilmek sizi sevindirir. | Open Subtitles | ستكونون سعداء لمعرفة أن أسهم الحب قد أصابت هدفها |
| Sydney 6. kat penceresinin önünden geçerken annesinin... kaza kurşunuyla midesinden vurulur. | Open Subtitles | رصاصتها الطائشة أصابت معدة سيدني أثناء مروره بالطابق السادس الذي يدور به الشجار |
| Yani mermi ciğerine saplanmış. | Open Subtitles | دمك أسود تقريباً هذا يعنى أن الرصاصة أصابت الكبد |
| Çünkü onlardan biri kalbine saplanmadı. | Open Subtitles | ! لأنه ولا واحد من تلك الحراب أصابت قلبكِ |