| Böylece medya şirketleri yalvarıp yakararak Meclisten birşeyler yapmasını istedi. | TED | وبالتالي فإن صناعة الإعلام أصرت وتوسلت وطالبت من الكونغرس أن يقوم بشيء. |
| Doğa neden bizim böyle bir beyne sahip olmamızı istedi? Beynin boyut olarak üç katına çıktığında, | TED | ولكن لم أصرت الطبيعة بهذه الشدة ليحصل كل واحد منا على هذا الدماغ الكبير ؟ |
| Bu kez, gelinim Tayland'a gidelim diye tutturdu. | Open Subtitles | هذه المرة عروستي، أصرت على "تايلند". |
| Fakat bilimsel kurumlar, Wesminster Abbey'de övgüye değer bir gömme töreni yapmakta ısrar ettiler. | Open Subtitles | ولكن ما حصل، هو أن أصرت المؤسسة العلمية.. على دفنه في أبرشية ويستنمنستر |
| Kızının yıldızlara yakın bir yerde doğacağı konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | لقد أصرت أن تولد ابنتها بالقرب من النجوم |
| - Sizi burada görmeyi beklemiyordum doktor. - Sandra gelmem için ısrar etti. | Open Subtitles | ـ لم أتوقع رؤيتك هنا يا دكتور ـ ساندرا أصرت على أن أحضر |
| Kocasının bağışçı olmadığı konusunda ısrarcıydı. Ama deliller çok kuvvetli. | Open Subtitles | لقد أصرت على أن زوجها لم يكن هو المتبرع و لكن الدليل طاغٍ |
| Sadece Julia ısrar ettiği için geldim. | Open Subtitles | فقط لأن يوليا أصرت |
| Aslında, bunu yayınlamam ve ona ajans açmam için ısrar ediyor yoksa bana anasının gözü bir cinsel taciz davası açacakmış. | Open Subtitles | في الواقع، أصرت على أن أتقبلها و أبدأ معها في مستقبلها المهني و إلا ستقاضيني بأحد قضايا التحرش الجنسي |
| Bu nedenle Hava Kuvvetleri'nin kendi ekibinde ısrar ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف بأن القوات الجويةَ أصرت على طاقمهم الخاص لذلك السبب |
| Daha sonra, bir gün, aniden okula geri dönmek istedi. | Open Subtitles | , وفجأه في أحد الأيام أصرت على العودة للمدرسة |
| Fox sözleşmeye uymasını istedi ve ona bu filmi verdi. | Open Subtitles | و أصرت الشركة أن تلتزم بالعقد و هذا ما تم تقديمه لها |
| Ama o bir Adventurer istedi. | Open Subtitles | ولكنها أصرت علي أن نشتري السيارة العملاقة |
| Bir çiftlikte yaşadığımı öğrenince, deneyim için davet edilmek istedi. | Open Subtitles | عندما اكتشفت أني أعيش بمزرعة أصرت أن أدعوها لتجربتها |
| Krysia kırmızı çizmelerini giyeceğim diye tutturdu. | Open Subtitles | (كريشيا) أصرت على ارتداء حذائها الأحمر. |
| Beni arabadan indir diye tutturdu. | Open Subtitles | أصرت أن أنزلها |
| Ortak bağlantılarımız seni bugün görmem için ısrar ettiler. | Open Subtitles | إتصالاتنا أصرت أن نتقابل اليوم. |
| Mayısta açmayı planlıyorduk ama duvarları yükseltmemizde ısrar ettiler. | Open Subtitles | إننا خططنا فتحه في شهر مايو لكن وحدة "أحتواء الحيوانات الهجينة" أصرت على أن نبني الجدران بشكل أعلى. |
| Sayın Başkan Yardımcısı, Başkan Roslin gelmeniz konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | .السيد نائب الرئيسة , لقد أصرت الرئيسة على أخذك لهذه الجولة |
| Bize gelmen ve sana yemek yapmak konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | وهي أصرت على أن تأتي إلى المنزل وتطبخ لك |
| Sesi ve görünümü benim gibi olan birinin aslında bir baba olabileceğine ısrar etti. | TED | أصرت أن الأشخاص مثلي يمكنهم أن يكونوا أباء. |
| Narin pastel çiçekler... şık ikramlar... ve o geleneksel hediyeler konusunda ısrarcıydı, fakat geleneksel olmayan bir yanıt aldılar. | Open Subtitles | أزهار قرمزية جميلة مقبلات راقية و أصرت على الهدايا التقليدية |
| O ısrar ettiği için buraya geldim. | Open Subtitles | جئت لرؤيتك فقط لأنها أصرت. |
| Tabii apartman yönetiminin fiş takılması için ısrar ettiğini düşünmüyorsanız. | Open Subtitles | إلا إذا إعتقدت أن إدارة المبني أصرت علي تركيب الكابل |