| Ama bu sefer niye diğer öğrencilerle gitmek konusunda ısrar ettin? | Open Subtitles | لكن لماذا أصريت ان نذهب سويه مع بقية الطلبة هذه المرة؟ |
| Ama sen yaşlı biri için kolaylık olur diye ikinci katta ısrar ettin. | Open Subtitles | لكنك أصريت أن نسكن في الطابق الثاني، لأنه أفضل لوالدكَ العجوز |
| Endişelendiğim için ısrar ettim? - Neden endişelendin? | Open Subtitles | ـ كُنت قلقاً عليها لذا أصريت ـ لماذا كُنت قلقاً عليها ؟ |
| Hiç eğlencesi yok bunun ama madem ısrar ediyorsun... | Open Subtitles | هذا ليس جيداً و لكن اذا أصريت |
| Bu kadar ısrar ediyorsan, peki. | Open Subtitles | حسناً, لو أصريت |
| Almak için ısrar ettiğin 16 hayvan temalı kanalın olduğu bir uydu sistemimiz var. | Open Subtitles | نظام الأقمار الصناعية الذي أصريت على شرائه يزودنا بـ16 قناة مخصصة للحيوانات. |
| Bayan Clyde'ı içerde kilitli tutmakta ısrar edersen, o anahtara ulaşmak için ikimiz gerekecek. | Open Subtitles | إذا أصريت على غلق باب غرفة مس كلايد فهذا سيتطلب إثنان منا للوصول إلى ذلك المفتاح |
| Bir zamanlar, çocukların dişlerini ben tedavi etmekte ısrar etmiştim. | Open Subtitles | الذى أصريت فيه على القيام بتنظيف اسنانهم بنفسى ؟ |
| Dün, ateşi yüzünden burada tutmakta ısrar ettin. | Open Subtitles | أمس أصريت على أن يمكث هنا بسبب الحمى |
| Seninle konuşmaya çalıştım ama sen ısrar ettin. | Open Subtitles | حاولت أن أخرجك منها، لكنك أصريت |
| Benim girmem lazımdı ama sen ısrar ettin. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أكون هناك! و لكنك أصريت. |
| Sırf sen ısrar ettin diye yarısını almıştım. | Open Subtitles | أخدت نصفها لأنك أصريت على ذلك. |
| Beş parasızdı. Gitmesi için ısrar ettim. | Open Subtitles | كانت مفلسة، انا أصريت على رحيلها |
| - Beyaz makyajları bitti çünkü bana kalçalarıma yapmaları konusunda çok ısrar ettim. | Open Subtitles | -لقد انفذوا المكياج الأبيض لأني أصريت لعمل هذا |
| Wiskey içmemiz konusunda ısrar ettim. | Open Subtitles | أنا أصريت أن يكون لدينا بعض الويسكي |
| Madem ısrar ediyorsun... Sanırım haklısın. | Open Subtitles | حسنا, إذا أصريت, أعتقد ذلك. |
| Madem ısrar ediyorsun. | Open Subtitles | اذا أصريت |
| - Çok ısrar ediyorsan. | Open Subtitles | إذا أصريت ؟ |
| Peki, ısrar ediyorsan. | Open Subtitles | إن أصريت |
| - Dün onların davasında başı çekmekte ısrar ettiğin için değil yani? | Open Subtitles | ليس لأنك أصريت على تولي قضيتهم بالأمس ؟ |
| Diğer yandan tam bir soruşturma yapılmasında ısrar edersen seni koruyamam. | Open Subtitles | إذا أصريت على إجراء تحقيق كامل فلن أتمكن من حمايتك |
| Bu işle ilgilenmem istendiğinde geçidin işlevselliğini sürdürmesinin çok tehlikeli olacağı konusunda ısrar etmiştim. | Open Subtitles | أصريت على أن البوابة كانت خطرة لبقائها تعمل |
| Tamam Boyle. Sadece senin ısrarın yüzünden, 2 numarayı bırakmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | حسناً, يا (بويل), وفقط لأنك أصريت على قولي لهذا |
| Ben de size tamamıyla güvenecek biri olması konusunda ısrarcı davrandım. | Open Subtitles | وانا أصريت على ان تكون الشخص الوحيد الذي يأتمنك |
| Beni sorgulamakta ısrar ederseniz, avukatımı çağırmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | لو أصريت على اتستجوابى, لابد ان اتصل بالمحامى |