| Çocuğunuzu, sizin bu hırsınızın ağır yükü altında ezilmesine zorlamanız çocuk işçiliğinden de beter. | Open Subtitles | تجبر طفلك على تحمل أعباء طموحاتك هذا أسوأ من عمالة الأطفال |
| Tamamen Batı Cephesiyle uğraşan Almanya bir Rus saldırısına karşı yükü, Avusturya Macaristan'ın taşıyacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | ألمانيا ، المنشغلة تماماً في الجبهة الغربية تطلعت لأن تتولى النمسا-المجر تحمل أعباء الهجوم الروسي الكبير |
| Tanrı size bu yükü yüklerken, üstesinden gelmeniz için yardım eli... ve bu büyük sorumluluğu taşıyabilmeniz için de güç verir. | Open Subtitles | إن الرب حين منحك وديعته سيمدّ لك يد العون لإنجازها... ورباطة الجأش لتحمّل أعباء هذه المسؤولية العظيمة. |
| Enerji yükünün çok ağır bir yük olduğunu biliyorum, ama topluluklar arası ilişkiler ve teknoloji sayesinde bunları aşacak yollara sahibiz. | TED | وأنا أعلم أن أعباء الطاقة تمثل حاجزًا هائلاً للتغلب عليه، ولكن من خلال العلاقات مع المجتمع والتكنولوجيا، لدينا طرق للتغلب عليها. |
| Harishchandra, bütün oğulların babaları senin gibi düşünmeye başladığında... kızlar babalarının yanında yük olmayacak. | Open Subtitles | هاريشاندرا جي، لو فكر آباء كل الأولاد مثلك.. لن تكون البنات أعباء على آبائهن بعد الآن |
| Yüksek enerji yükleri olan aileler büyük oranda beyaz olmayan insanlar, beyazlardan m² başına daha fazla harcıyorlar. | TED | فالأسر التي تعاني بشكل غير متناسب من أعباء الطاقة هم الملونون، الذين ينفقون لكل قدم مربع أكثر من نظرائهم البيض. |
| Sözleşmeyi imzala. Kendini babanın ağır yükünden kurtar. | Open Subtitles | وقعي على هذا , وأعفي نفسكِ من أعباء والدك |
| Ve eğer Archford'un ders yükü hakkında endişesi olanlar varsa, bilsinler ki tüm kaynaklar, ihtiyaç duyduğunuz her an için hizmetinizdedir. | Open Subtitles | " لكن المطرقة سترمي " ولهؤلاء الذين يعنيكم أعباء مطالء " آرتشفورد " تعرفون أن طاقم تدريسنا متاح دائماَ |
| Yeni bir başlangıç, geçmişin yükü olmadan. | Open Subtitles | بداية جديدة خالية مِنْ أعباء الماضي |
| Enerji yükü olanlar için de gelirlerinin yüzde 20'sini yeniden kazanmış oluyorlar. Ucu ucuna geçinen bir kişi için gelirinin yüzde 20'sinin boşa çıkması... | TED | ولهؤلاء الذين يتحملون أعباء الطاقة، يمكن أن تساعدهم على استعادة 20 بالمئة من دخلهم... 20 بالمئة من دخل شخص يكافح لتغطية نفقاته. |
| Mükemmelliğin yükü. | Open Subtitles | أعباء المثالية |
| Ama bu zaman içinde bilmeden sırtıma yeni bir yük bindi. | Open Subtitles | لكنني اكتسبت أعباء جديدة دون أن أعرف في ذلك الوقت |
| Tüm bu hediyelerin büyük bir yük olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعلمي ان تلك الهبات تأتي ومعها أعباء معينة |
| Yine de nasıl bir yük olduğunu biliyorum. Çok ciddi bir yüktür. | Open Subtitles | لكنني أعرف أيضاً أعباء الملك وهي واقعية جداً |
| Yaşlı dişi ailesine yük olmadan genlerini yetişkin oğullarını destekleyerek geçirebilir, bu oğullar diğer ailelerin yetiştireceği yavrulara baba olur. | TED | فيمكن للإناث الأكبر سناً أن تستفيد من جيناتها دون أن تحمل عائلتها أعباء إضافية من خلال دعم أبنائها الذكور الكبار، الذين ينجبون عجول ستربيهم عائلات أخرى |
| Çevresel adalet, aranızda bu tanıma pek alışık olmayanlar için, şöyle bir şey: Hiç bir topluma diğer bir toplumdan daha çok çevresel yük yüklenmemeli ve diğerlerinden daha az çevresel fayda sağlanmamalıdır. | TED | وحتى أوضح مفهوم العدالة البيئية، لمن لا يعرفه منكم، فهو يُعرف كما يلي ينبغي عدم وضع أعباء بيئية على أي مجتمع مع تمتعه بميزات بيئية أقل من أي مجتمع آخر |
| Sonuç olarak yüksek enerji yükleri olanların kalp hastalıkları ve astıma yakalanmaları daha muhtemel. | TED | وكنتيجة لذلك فإن من يعانون من أعباء الطاقة الكبيرة لديهم احتمال أكبر للإصابة بأمراض مثل أمراض القلب والربو. |
| Ama enerji yükleri sadece bir rakamdan çok daha fazlası. | TED | ولكن أعباء الطاقة أكثر من مجرد رقم. |
| "Ağır bir iş yükünden sonra kafayı boşaltmak için, mekanı değiştirmek gibisi yoktur." | Open Subtitles | "لا يلدغ المؤمن من جحر مرتيين" حتى أقلل من أعباء جدولى المزدحم |
| Tıpkı bizim de papalığın yükünden, kurtulmak istediğimiz gibi. | Open Subtitles | كما نشتاق للتخلص من أعباء البابوية |