| Şimdi sana kızgın olamayacak kadar seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | يا إلهي، الآن أنا فخور جداً بكِ من أن أغضب منكِ. |
| Size kızgın davranmak istememiştim. Sadece benim için duygusal bir mesele. | Open Subtitles | لم أقصد أن أغضب فى وجهك ،لقد جرفتنى عاطفة الأمومة تجاه ابنتى |
| 3,000 mil uzaktaki bir okula gitmene ne diye kızayım ki? | Open Subtitles | لمَ أغضب من ذهابك إلى مدرسة تبعد 5000 كم ؟ |
| Dinle, bana anlatabilirsin. Hiç kızmayacağım. | Open Subtitles | إسمعني، تستطيع إخباري بكل شيء لن أغضب منك. |
| Ya da bankadan çaldıkları şey birini fena halde kızdırdı. | Open Subtitles | وإلا فإن الذي سرقوه من المصرف قد أغضب أحدهم جداً |
| Hükümet konağından biri eyalet savcısını fena kızdırmış. | Open Subtitles | شخص ما في البلدية أغضب المدّعي العام الوطني |
| Bunca zamandır Bay ile Ty'ın mailleşmesine kızmaya hakkım var mı? | Open Subtitles | هل مسموح لي أن أغضب لأن باي وتاي كانا يتراسلان كل هذا الوقت؟ |
| Ben kızamam, mutlu olamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أغضب لا يمكنني أن اكون سعيده |
| Tamam, sana olmam gerektiği kadar kızgın olmak için fazla bitkinim. | Open Subtitles | حسناً , انا مرهقة للغاية كي أغضب عليك كما يجب |
| Sana hiç kızgın olur muyum ben? Sen benim adamımsın. | Open Subtitles | لا، لا يمكنني أن أغضب منك طويلا أنت رجلي |
| Böylece ikimiz de istediğimizi alacağız- ...ben sana kızgın olacağım, senin de benimle işin bitecek. | Open Subtitles | بحيث ننال كلانا ما نريد أنا أغضب منك وأنت تنتهي مني |
| Niçin kızayım? | Open Subtitles | لماذا الآن يجب علي أن أغضب عليك |
| Hayır, saçmalama. Sana niye kızayım ki? | Open Subtitles | لا تكُن سخيفاً، و لِمَ قد أغضب منك؟ |
| Şimdi, kızmayacağım. Anlat bana. | Open Subtitles | الآن ، أخبرني صغيري .. إنني لن أغضب عزيزي |
| Daha önce başkasıyla seviştiğini söylersen sana kızmayacağım. | Open Subtitles | لن أغضب إن أخبرتني .أنكِ مارستِ الجنس مع شخص قبلي |
| Kendisi geçenlerde transseksüel olmakla ilgili bir blog yazdı ve bu bazılarınızı kızdırdı. | Open Subtitles | وهو مؤخراَ أجرى مدونة عن تحوله الجنس والذي أغضب البعض منكم |
| Ama bence patronun olacak adam çok büyük adamları kızdırmış. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أن رئيس عملك هذا أغضب الكثير من الناس المهمين. |
| Sonra öfkeleniyorum ve sana geldiğim için kendime kızmaya başlıyorum... büyüdüğünü düşündüğüm için! | Open Subtitles | و عندها أغضب, و أستفز و أتمني أن أركل نفسي لمجرد التفكير إنك قد ... تنضج... |
| Yani yemem, çünkü benim iradem var ve sana iraden olmadığı için kızamam. | Open Subtitles | لذلك لا أفعل لانه لدي قوة إرادة ولا يمكنني أن أغضب منك لانه ليس لديك قوة إرادة |
| Oh, lütfen, bu sadece, beni sinir etmeye çalışan, diğer dublörlerinden biri değil mi. | Open Subtitles | أرجوك هذه أحدى أفعالك الغبية كي تجعليني أغضب |
| kızdırma beni, abi! | Open Subtitles | لا تجعلني أغضب , يا أخي |
| Ama okyanus ve kumda beni kızdıran bir şeyler var. | Open Subtitles | لكن هنالك شيء بشأن الرمال والمحيط، يجعلني أغضب |
| Haklısın. Affedersin coştum. Biliyorsun, bütün bunlar üzdü beni. | Open Subtitles | .أنا آسف، أنني متحمس للغاية .الأمر كله جعلني أغضب |
| Sinirli olduğum için kovuldum sinirlendiğimde çenemi tutamam ve itilip kakılmaktan hoşlanmam. | Open Subtitles | أنا .. طُردت عندما أغضب أجد صعوبة في التحكم في نفسي |
| kızabilirim veya fazla korumacı davranabilirim, ama hep senin yanında olacağım. | Open Subtitles | ربما قد أغضب أو أبالغ في حمايتك ولكنني سأكون هنا دائما من أجلك |
| Son derece duygusuz, aptal çocuk kendi güvensizliğini örtmeye çalışıyordu ama Tanrı'm beni çok sinirlendirdi. | Open Subtitles | ياله من طفلٍ أخرق و عديم الإحساس حاول إخفاء إحساسه بعدم الأمان لكن يا إلهي, جعلني أغضب بشدة |
| Bu, hepimiz için çok özel bir gün. o yüzden sinirlenmeyeceğim. | Open Subtitles | هذا يوم مميز جداً لنا جميعاً لذا لن أغضب |