| Boğazına ok saplandığı an filmleri bana komik geliyor, sonra bir de ne göreyim, oka doğalgaz faturası bağlı. | Open Subtitles | فأنا أجد أفلامه مُضحكة كما يُضحكك لو اخترق سهمٌ رقبتك ثم تكتشف فيما بعد بأن فاتورة الغاز معلقةٌ به. |
| Silahını çıkarıp çektiği filmleri izledi. | Open Subtitles | لقد أخرج سلاحه وجلس لمشاهدة أفلامه المنزلية |
| Bunca zamanı onun filmlerini toplayıp ona geri vermek için harcadığımızı düşünmüyorsun değil mi? | Open Subtitles | لا تعتقدين أننا نضيع كل هذا الوقت نجمع أفلامه حتّى نعطيهم له، أليس كذلك؟ |
| Beyefendi filmlerini seçerken ben sıkıntıdan patlayayım! | Open Subtitles | أنا أدوّر إبهام يديّ بينما صاحب الجلالة يختار أفلامه! |
| Babam Prag'a gidiyordu hiç de başarılı olmayan bir filmi için, | Open Subtitles | هو كان في طريقه إلى براغ من أجل واحد من أحد أفلامه غير الناجحة |
| Salı günü Fellini'nin filmini izledik. Lyi bir film değildi. | Open Subtitles | لقد رأينا فيلم فيلليني الثلاثاء الماضي إنه ليس أحد أفضل أفلامه |
| Uzun yıllar boyunca filmlerinin kayıp olduğu düşünüldü. | Open Subtitles | لسنوات، ظن الجميع أن أغلب أفلامه قد ضاعت |
| İkiz kardeşim belgesel yapımcısı ve ilk filmlerinden birinde bir dağıtım şirketinden teklif aldı. | TED | أخي التوأم مُخرج أفلام وثائقية، وحصل على عرض من شركة توزيع لأحدى أول أفلامه. |
| filmleri, kitapları, oyunları ve satrancı var. | Open Subtitles | لآنه لا يحتاج لأحد لديه عالمه الخاص به لديه أفلامه و كتبه و ألعابه الالكترونية |
| filmleri milyonları iğrendiriyor komedi derlemeleri yok satıyor ve Dünya'nın tek zürafa basketbol takımının sahibi. | Open Subtitles | أفلامه تنتج الملايين ألبوماته أسطوانات بلاتينية، ويملك فريق الزرافات الوحيد لكرة السلة، |
| Bu adama hem rezil filmleri için hem de Bay Paul'u öldürdüğü için şantaj yapacağız. | Open Subtitles | نحن ابتزاز أن ابن العاهرة لعودة أفلامه القذرة وقتل السيد بولس. |
| Bay Mosz filmlerini gösterdi. | Open Subtitles | أراني السيد موسز أفلامه |
| Çocukken bazı filmlerini görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت أفلامه عندما كنت صغيراً |
| Hapishanedeyken filmlerini izletmişlerdi bize. | Open Subtitles | عرضوا لنا أفلامه في السجن |
| Her birinizin filmi var | Open Subtitles | في كل فلم واحد من أفلامه لديها حوالي 25 مليون مرة شوهد |
| Oyuncu Brody Lassiter'ın ölü bulunduğu son filmi Full Tilt'in setindeyim. | Open Subtitles | " وحياً من المشهد مع الممثل " رودي لاسيتر الذي وجد ميتاً في آخر أفلامه " الطاقة الكاملة " |
| Şey, sadece merak ediyordum, madam, acaba bütün o Bay Brady'nin hayranları, film üzerine yazdıklarını okuyan şu insanlar, onu aradıklarında, telefonların listesini tutar mısınız? | Open Subtitles | حسناً كنت أتسائل كل هؤلاء المعجبين للسيد الذين يقرأون رواياته ويشاهدون أفلامه حين يتصلون به هل تحتفظون بقائمة سجلات ؟ |
| James Cameron filmlerinin her detayıyla ilgilenir. | Open Subtitles | (جيمس كامرون) يهتم بأدقّ تفاصيل أفلامه -عليك الاتصال به |
| filmlerinden alıntılar yapıp, ürününe uyarlamalısın. | Open Subtitles | خذي عبارة من أحد أفلامه وتجعلينها تناسب متجك |
| Louis Malle 2,5 milyon dolarlık en pahalı filmini daha yeni bitirmiş. | Open Subtitles | و لوي مال كان قد أنتج أبهظ أفلامه لتوه, و الذي كان قد كلف مليوني دولار و نصف |
| Toplumun sorunlarını bir canavar filmine yansıtması filmlerine farklılık katıyor. | Open Subtitles | النسيج الاجتماعي التعليق إلى فيلم الوحش حققت أفلامه صدى |
| Demek babam filminde reşit olmayan kız oynatıyor. | Open Subtitles | مايعني أن والدي وضع فتاة تحت السن القانوني في أفلامه |
| Ona hayranım, çünkü filmlerinde çekilen acıları anlatır. | Open Subtitles | أناأقدره،لأنه.. يعبر عن المعاناة فى أفلامه |
| Bunu itiraf etmekten nefret ediyorum ama aksiyon filmlerindeki gibi. | Open Subtitles | أعرف، أكره أن أعترف لكني في الحقيقة أحب أفلامه. |