| Çingene kahvesinde çalarken altın küpe takmıştık. | Open Subtitles | العام الماضي حين عملنا في المطعم الغجري إرتدينا أقراط ذهبية، أليس كذلك؟ |
| Yumurtalıklarımı söküp küpe de yapabilir tabii. | Open Subtitles | و قد تمزق إيصالات الإمتحان و تحولهم إلى أقراط |
| Büyük bilezikler, büyük küpeler takıların büyük olması genel olarak çok popüler bu ara. | Open Subtitles | أساور كبيرة جداً أقراط كبيرة جداً الأكسسوارات الكبيرة جدا . عموماً، شعبيه جداً الآن |
| Törpü, kalem toplu iğne, çengelli iğne, kolye kibrit, çakmak, kemer, kemer tokası küpeler, saç tokaları, gözlük, ayakkabı bağcıkları ataç, saat, çakı yiyecek, içecek, anahtarlar, cep telefonu. | Open Subtitles | على سبيل المثال: مقص الأظافر قلم رصاص, قلم حبر, وغيرها وغيرها أعواد كبريت, ولاعة, خاتم, أقراط |
| Hayır, hayır, hayır. Onu demek istemedim. küpeleri severim. | Open Subtitles | لا لا لا لا هذا ليس ماقلته أنا أحب أقراط الأذن |
| Buna inanamıyorum. Herkesin küpesi var. | Open Subtitles | لا أصدق هذا ، الجميع يرتدون أقراط |
| Ben takı düşünüyorum,bandana, küpe, kolye.. | Open Subtitles | ماذا عن ملحقات أبريل؟ كنت أفكر في المينا، أساور، ثريات، أقراط |
| Bir elbise, bir çift elmas küpe ve bir çift inci küpe. | Open Subtitles | نعم,لكن اسمع الى ما أخذ فستان,أقراط ألماسية |
| Bana küpe aldı..çok güzeller ama ben küpe değil yüzük bekliyordum | Open Subtitles | أحضر لى أقراط .. إنهم رائعين ولكنهم لا يعنوا الإرتباط |
| Deliğin kapanmaması için oraya bir küpe takmamız gerekmiyor mu? | Open Subtitles | أليس علينا وضع أقراط كيف لا تغلق الفتحة ؟ |
| Muhtemelen çok pahalıdır, ama bir çift elmas küpe? | Open Subtitles | حسنا ربما ذلك مبالغ به لكن أقراط ألماسية؟ |
| İç çamaşırı, ayakkabı, bluz, küpe, cüzdan, Amerikan pasaportu. | Open Subtitles | سروايل، أحذية، بلوزة، أقراط محفظة، جواز سفر أمريكى |
| Neden bütün kadınlar büyük küpeler takıyor zannediyorsun? | Open Subtitles | لمَ تظن أن السيدات الكبار يرتدين أقراط كبيرة؟ |
| Yüzlerinde küpeler olan daha çok delikanlı. | Open Subtitles | المزيد من الشبان يجب عليهم ارتداء أقراط في و جوههم |
| Yeni küpeler takıyordu, üzerinde göz alıcı bir elbise vardı, kolsuzdu. | Open Subtitles | لقد كانت ترتدي أقراط جديدة، فستان جميل، بدون اكمام |
| FBI ajanı, böyle sallanan, ...seksi küpeler takmaz. | Open Subtitles | لايوجد عميلة فيدرالية ترتدي أقراط جميلة مثيرة ومتدلية مثل هذه |
| Gri takım elbise, top küpeler, kapalı ayakkabılar. | Open Subtitles | طقم رمادي مفصل, أقراط أذن صغيره حذاء يضم أصابع القدم لبعضها |
| Bir de palyaço gibi saçları, kocaman küpeleri vardı. | Open Subtitles | ورأيت ذلك بأم عيني لديها شعر مُهرج أحمر و أقراط كبيرة |
| Bana aldığın inci küpeleri hiç gördün mü bu arada? | Open Subtitles | ألم ترى بالصدفة أقراط اللؤلؤ التي إشتريتها لي ؟ |
| Kızın bir çift küpesi bile yok. | Open Subtitles | . الفتاة لا تمتلك زوجين أقراط حتى |
| Altın küpeli, yara izi olan ve sakallı binlerce kötü adam olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك ألف رجل سيء لديهم أقراط ذهبيّة، لحى، وندوب. |
| Şimdi, kız eğer bir hizmetçiye, bir çift inci küpeye gücünün yetmesinin imkanı yok. | TED | والآن، إذا كانت خادمة فليس هناك مجال أبداً بأن تتحمل تكلفة زوج من أقراط الؤلؤ |
| Pırlanta küpelere paran yetecek paran var mıydı? | Open Subtitles | هل يمكنك تحمُّل أقراط من الماس؟ |
| Dövmesi, piercing'i olmayan, iyi, çalışkan bir adam bulmuşsun. | Open Subtitles | فقد حظيت برجل لطيف ومجد في العمل بلا وشوم أو أقراط. |
| O evden karımın küpesini aldığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك أخذت أقراط زوجتي من ذلك المنزل |
| Bu adam boyalı kıyafetler ve küpelerle gösteriş yaparken yakalandı. Eğlence. | Open Subtitles | هذا الرجل قبض عليه و يضع طلاء و أقراط في الفرقة |
| Altın renkli sallanan küpelerin beni gülümsetmişti. | Open Subtitles | أقراط ذهبية متأرجحة جعلتني أبتسم |
| Lakin çok güzel Küpelerim de var. Size iyi fiyat veririm. | Open Subtitles | لدي أقراط أذن جميلة أستطيع تقديمها بسعر جيد |