| Diş doktoru olmak için yaptığın tüm çalışmalardan dolayı parayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | كل تلك السنوات التي درستها لتكون طبيب أسنان لذا أنت تستحق المال |
| Şu anda öyle düşünmediğini biliyorum ama sen mutlu olmayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | و أنا أعرف بأنك لا تظن هذا أنت تستحق أن تكون سعيد |
| Aslında bu hafta sonu şehir dışına çıkmayı hak ediyorsun. - Ve seni ben götüreceğim. | Open Subtitles | أنت تستحق الخروج من البلدة هذه العطلة, سوف أخذك |
| Del'e yaptıklarından dolayı cezayı hak ettin. Bunu erkekçe kabullen. | Open Subtitles | أنت تستحق على أن تعاقب على ما فعلته بديل فإقبله كالرجال. |
| Onlar "Bugün bir arayı hak ettin" gibi işaretlere göre hareket eder ve der ki, "Evet, biliyorum." | Open Subtitles | :أنهم يستيقظون صباحا ويقولون أنت تستحق راحة اليوم ويردون نعم أعلم |
| Sen birisini sevmeyi ve karşılığında sevilmeyi hakediyorsun. | Open Subtitles | أنت تستحق أن تحبى شخص ما ويبادلك هذا الحب |
| - Bunca güvenlik önlemini bu kadar hızlı aldığınız için madalyayı hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تستحق ميدالية لتعديل كل هذه التدابير الأمنية بهذه السرعة |
| Bunu hak ediyorsun.İstediğin her şeyi elde etmeyi hak ediyorsun | Open Subtitles | جيد ، أنت تستحق ذلك أنت تستحق أن تحصل على أى شئ تريده |
| Bundan daha iyisini hak ediyorsun bunu bilmeni istedim. | Open Subtitles | أنت تستحق أفضل بكثير من ذلك لذا أردتك أن تعرف |
| Bu gece beni biri öldürecekse, o sen olmalısın. hak ediyorsun. | Open Subtitles | حسنا,إذا ما كان هناك أحد سيقتلنى الليلة يجب أن يكون أنت,أنت تستحق هذا |
| Burada boğuluyor olmanı kastediyorum. Bundan daha iyisini hak ediyorsun. | Open Subtitles | اعني ، أنك ستختنق هنا أنت تستحق ما هو أفضل من ذلك |
| Gerçekte kim olduğumu inkar etmeye çalıştığım için çok özür dilerim. Daha iyisini hak ediyorsun. | Open Subtitles | انا اسف لقد حاولت أن انكر ما كنت عليه أنت تستحق الافضل |
| Çünkü, bu ülke için yaptığın onca şeyden sonra babanı bulmayı, Bilgisayar'ı kafandan çıkarmayı ve normal bir hayat sürmeyi hak ediyorsun. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | لأن ، بعد كل شيء فعلته لهذه الدوله ، أنت تستحق ان تجد والدك لتخرج التداخل من رسك وتحضى بحياة طبيعية |
| Haklısın ve açıkçası bilmeyi de hak ediyorsun. | Open Subtitles | أنت محق و .. و بكل تأكيد أنت تستحق أن تعلم |
| Yeşil kart almak isteyen bir vücut geliştiricisinden daha iyilerini hak ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تستحق أكثر من مفتول العضلات الذي يحاول أن يحصل على بطاقة خضراء |
| - Dürüst olduğun için sağ ol. - Gerçeği bilmeyi hak ediyorsun. | Open Subtitles | أقدر صراحتكِ معي أنت تستحق معرفة الحقيقة |
| Bana teşekkür etme. Bana teşekkür etme. Bunu hak ettin. | Open Subtitles | لا تشكرني أنت تستحق الوظيفة , أنت تستحق الوظيفة أنت كنت السبب و ليس أنا |
| Çok çalıştık. Otomo ailesini tekrardan kurmayı hak ettin. | Open Subtitles | لقد عملنا بجهد, أنت تستحق بأن تعيد إحياء عائلة أوتومو |
| Sen bunu bilmiyorsun ama ben biliyorum, sen hak ettin. | Open Subtitles | أنظر، أنت لا تعلم ذلك، ولكن أنا أعلم أنت تستحق ذلك |
| O telefonun geleceğini söylemiştim. Bunu hak ettin. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأن الهاتف سيدق أنت تستحق هذا |
| Seni seven insanlarla birlikte mutlu olmayı hakediyorsun. | Open Subtitles | وأنت لا تستحق أن تعاني كل هذا الألم أنت تستحق السعادة أن تكون مع الناس الذين يحبوك |
| Durumumuzu adamlarla konuştum. Seninde duymaya hakkın var. | Open Subtitles | تحدثت إلى الرجال مبكرا حول موقفنا و أنت تستحق أن تسمع ذلك أيضا |
| - Hakettin sen. | Open Subtitles | - أنت تستحق ذلك . |
| - Sen olmalıydın. Bunu hak etmiştin. - Hayır, hak etmemiştim. | Open Subtitles | ــ أنت تستحق تلك الترقية ــ لا، أنا لا أستحقها |