| Bir adamın hayatı tehlikedeydi, ve onu kurtarmak benim görevimdi. | Open Subtitles | حياة رجل كانت على حافة الخطر وكانت مهمتي أن أنقذه |
| Ama babası onu kurtardı. İki ülkeyi yürüyerek geçip kaçtılar. | Open Subtitles | ولكن أباه أنقذه لقد فروا من خلال دولتين سيراً |
| Bu babamın kurtardığı adam. Durumu nasıl? | Open Subtitles | هذا الرجل الذي أنقذه أبي، كيف حاله ؟ |
| Tabii ya evet, klasik "rehineni zehirle sonra da güvenini kazanmak için onu kurtar" tekniği. | Open Subtitles | "يتحسس من الفول السوداني" نعم، إنها تقنية "سمم رهينتك ثم أنقذه لتكسب ثقته" الكلاسيكية |
| O halde Kurtar onu. Belki de büyüler etkilerini zamanla göstereceklerdir. | Open Subtitles | اذاً أنقذه ربما التعاويذ تحتاج وقتاً لتصبح فاعله |
| Ve onu kurtarmamı istiyor. Ama bu sefer yapamam. | Open Subtitles | ويريدني أن أنقذه غير أني هذه المرة لا أستطيع |
| Onu kurtarabilirim ama izin vermelisin. | Open Subtitles | يمكنني أن أنقذه ولكن يجب أن تسمحوا لي بذلك |
| Onu kurtaran tek şey, maçın parçası olduğu gerçeğiydi. | TED | الشيء الوحيد الذي أنقذه هو أنه شارك في المباراة. |
| Lütfen, onu kurtarmam gerek. Perilerin çocukları koruması gerekmez miydi? | Open Subtitles | أرجوك، يجب أنْ أنقذه ألا يفترض بالحوريّات أنْ تحمي الأطفال؟ |
| Kişi burada olduğu ve son bir nefesi kaldığı sürece onu kurtarmalıyım. | Open Subtitles | إنه هنا, حتى لو كان نفسه الأخير فعليّ أن أنقذه |
| Onu kurtarmak gerekiyordu gerçeği kabul gerçekten zor bir zaman yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أمرّ بوقت سيء في تقبل أنه لم يكن من المفترض أن أنقذه |
| L ya bu sevmiyorum. Eğer l istiyorum onu kurtarmak düşünmüyor musunuz? | Open Subtitles | لا أحب هذا أيضاً ألا تعتقدين أنني أريد أن أنقذه ؟ |
| - Tekrar kurtarmak zorunda bırakma. | Open Subtitles | ـ لقد أنقذت شعري يا ـ جينا ـ ـ لا تجعليني أنقذه مرةً ثانية |
| Sonra bazı işçiler onu kurtardı. | Open Subtitles | لقد هاجمنا ومن ثمّ أنقذه بعض الموظّفين الآخرين |
| Ako Beyliği'nden Derebeyi Asano o gün onu kurtardı Oishi'nin görmediği bir şeyler görmüştü çocukta. | Open Subtitles | السيد أوسانو ، حاكم مقاطعة أكو 000 قد أنقذه في ذلك اليوم لأنه رأى شيئا في الصبي لا يراه أويشي |
| Chance'in kurtardığı gardiyan öldürülmek üzere fişlenmişti. | Open Subtitles | الحارس الذي أنقذه "تشانس" كان مستهدف بالقتل |
| Elinden gelirse onu kurtar, aksi taktirde emirler açık. | Open Subtitles | أنقذه إذا إستطعت, وإلاَّ أوامرك واضحة. |
| Kurtar onu, lütfen, benim için. | Open Subtitles | أنقذه , أرجوك من أجلي |
| Sanki ev beni kendine çağırıyor bu kadar boş kalmaktan kurtarmamı istiyordu. | Open Subtitles | المنزل كان يبدو ... وكأنه يرحب بي يطلب مني أن أنقذه من خوائه |
| Yanına gidebilirsek onu kurtarabilirim. | Open Subtitles | إن وصلنا إليه ، فأعتقد أنني قد أنقذه |
| Böylece onu kurtaran sadık köpeği onu yukarı çıkartır ve orada konuşmasını yapar. | Open Subtitles | و حينما يتجمع الناس فإن كلبه المخلص الذي أنقذه.. -يقوده إليهم ليلقي الخطاب.. |
| Bence onu kurtarmam gerekiyor. Nedir bu? | Open Subtitles | أعتقد أنه من المفترض أن أنقذه ما هذا؟ |
| Hepsi benim suçum. Onu kurtarmalıyım. | Open Subtitles | هذا خطأي ، يجب أن أنقذه |
| Bu konuda endişen olmasın. Onu kurtarmaya tam zamanında geldim. | Open Subtitles | لا تقلقي بهذا الخصوص أتيت في الوقت المناسب لكي أنقذه |
| Bana kurtarılmak istedi gibi geldi ben de kurtardım. | Open Subtitles | و , لا أعلم , شعرتُ بأنه أراد مني أن أنقذه , لذا قمتُ بذلك |
| Ve ben onu kurtarmadım. Ben kimseyi kurtarmadım. | Open Subtitles | ولم أنقذه ، لم أنقذ أي أحد |
| Hayatım pahasına bile olsa onu kurtaracağım! | Open Subtitles | حتى لو كلفني هذا حياتي سوف أنقذه |
| Yıllar önce, kurtarılmaya değmeyecek bir yaratığı kurtardığım zaman... yaptığım bir hatayı düzeltmek istedim. | Open Subtitles | لقد أردت أن اصحح خطأ إرتكبته قديما عندما أنقذت شخصا لم يستحق أن أنقذه |