| Geçen gün arabasına bindiğim bir adam burayı yönetenlerle ilgili söylentiler duyduğunu söyledi. | Open Subtitles | هناك رجل أوصلني في اليوم السابق وقال أنه سمع إشاعة عن الأشخاص المسؤلون |
| Şey, komşulardan biri aradı ve biraz gürültü duyduğunu söyledi. | Open Subtitles | إتصل أحد جيرانك وقال أنه سمع إضطراب في وقت سابق |
| Sesi iyi geliyordu ama bir tür gürültü duyduğunu haber vermek istemiş. | Open Subtitles | بدا على صوته الثمالة، ولكنه يريد أن يعلمنا أنه سمع صوت فرقعة |
| Sadece, sanki motor sorunu yaşayan bir uçak sesi duymuş olacaktık. | Open Subtitles | بل أنه ظن أنه سمع واحدة تعاني مشاكل بالمحرك |
| Birimizin babası olduğunun söylentilerini duymuş olmalı bu çoban. | Open Subtitles | لا بد أنه سمع تلك الإشاعات بإن أحدنا كان أبوه راعي الماعز هذا |
| Geçen hafta, hücremdeki bir manyak öldürdüm diye duymuş. | Open Subtitles | كان هنالك شخصٌ، في قسمي بالسجن، قال أنه سمع بما فعلته |
| Brass'ın tanığı saat 10.35te bir çifti kavga ederken duyduğunu söylemiş. | Open Subtitles | شاهد " براس " قال أنه سمع بعض الشجار الساعة 10: |
| Kasabadakiler, onun, bunu yapmasını söyleyen sesler duyduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | الناس فى المدينه قالوا أنه سمع صوتاً يخبره بأن يفعل هذا |
| Bir şeylerin devrildiğini duyduğunu ve çocuğun sesini tanıdığını söylüyor. | Open Subtitles | ويقول أنه سمع صوت سقوط جسم. ويقول بأنه تعرف على صوت الفتى |
| Geçenlerde Michael o cam kapıların içinden geçmeye çalıştı çünkü dondurma arabasının sesini duyduğunu sanmış. | Open Subtitles | مايكل إصطدم بالباب الزجاجي لأنه إعتقد أنه سمع شاحنة المثلجات |
| Bilinmeyen Bölgeler'den geldi. Su sesi duyduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد جاء من المنطقة المجهولة قال أنه سمع صوت الماء |
| Etraftan beni duyduğunu söyledi, ...istediklerini yapmazsam oğluma zarar vereceğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه سمع عني و أنه سيؤذي ابني إن لم أفعل ما يريد |
| Fakat kızın etrafında kuş çığlıkları duyduğunu söyledi. Martı sesi gibi. | Open Subtitles | ولكنه قال أنه سمع صراخ طيور كطيور النورس |
| Şu evsiz çocuk, bana burada çocukların kaçırıldığını duyduğunu söylemişti. | Open Subtitles | ذلك الفتى المُتشرد ، لقد أخبرني أنه سمع عن إختطاف الأطفال بالقُرب من هُنا |
| Alt kattaki yaşlı adam, çocuğun "Seni öldüreceğim." dediğini duyduğunu söylüyor, bir saniye sonra da adamın yere düştüğünü söylüyor. | Open Subtitles | الرجل العجوز في الشقة في الطابق السفلي. يقول أنه سمع الولد يقول: "سأقتلك" |
| Yani bence, sen kıkırdayarak gülerken, onun kutuyu salladığını duymuş olmalıydı. | Open Subtitles | أنا أقصد أنت تظن أنه سمع خشخشة أو رجة العلبة |
| Zorlandığımız şey, Sayın Yargıç, ...şu tanık-- aynı zamanda e-mail atan ve muhtemelen saldırıyı duymuş ve gözlemlemiş olabileceğini düşündüğümüz kişi, ...Çavuş Wade Compton, kendisi hâlâ Afganistan'da görev yapıyor. | Open Subtitles | هي أن هذا الشاهد.. الذي أرسل إيميلاً في الوقت نفسه والذي نظن أنه سمع أو حتى رأى الإعتداء |
| Sovyet Elçiliği'nin içeriden bilgi aldığını duymuş. | Open Subtitles | قال أنه سمع أن السفارة السوفيتية تحصل على معلومات من الداخل |
| Arkadaşlarından biri burada yaşadığını duymuş. | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك واحدة من صديقاتها وقال أنه سمع أنها كانت هنا، |
| Alt katta oturan yaşlı adam çocuğun "Seni öldüreceğim." diye bağırdığını duymuş. | Open Subtitles | الرجل العجوز الذي يقطن في الطابق السفلي يقول أنه سمع الابن يصرخ "سأقتلك" |