| Bu kadar kötü intikam alacak kadar hem de. Herkesin gözü önünde rezil edilmeyi hak ediyor. | Open Subtitles | ان يصل به الأنحطاط الى هذا الأنتقام الحقود أنه يستحق أن يفضح علانية |
| Adam saatte yüz dolar alıyor ama her kuruşunu hak ediyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يتقاضى مائة دولار بالساعة. ولكني أؤكد لكم أنه يستحق كل بنس منها. |
| Bir aydır hastanede. Bence biraz eğlenmeyi hak ediyor, sence? | Open Subtitles | إنه في المشفى منذ شهر وأظن أنه يستحق بعض المرح ألا تظنين ذلك؟ |
| Bunun sebebi onun iyi oluşu. Koç Durham onun bu formayı hak ettiğini düşünüyor.. | Open Subtitles | أنه بسبب أنه جيد , المدرب دورهام يعتقد أنه يستحق هذا |
| Yaptığının cezasını çekmeyi hak ettiğini düşünmüyor musun yani? | Open Subtitles | الا تعتقدين أنه يستحق أن يدفع ثمن ما فعله ؟ |
| Bütün o zengin dostları yaşayacak. Kurtarmaya değer gördüklerini de koruyacak. | Open Subtitles | أيًا من أصدقاءه الأثرياء هؤلاء وأيًا من يظن أنه يستحق الحياة |
| Bu adama içki ver. Sanırım bunu hak ediyor. | Open Subtitles | قدّم شراباً لهذا الرجل، أعتقد أنه يستحق ذلك. |
| Bence yaralanmamdan, kaza yapmamdan bağımsız olarak, şampiyonluğu hak ediyor. | Open Subtitles | أظن أنه يستحق لقب البطولة بغض النظر عن إصابتي أو تعرضي لحوادث |
| Orada olmayı hak etmiyor. Burada benimle olmayı hak ediyor. | Open Subtitles | . أنه لا يستحق أن يكون هناك . أنه يستحق أن يكون هنا معي |
| Bence bunlar kararlaştırılmadan önce kızını daha iyi tanımayı hak ediyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يستحق الفرصة لمعرفتها بشكل أفضل قليلاً قبل أن يتخذ قراره |
| Bu sokak çöplüğünden vahşice öldürmeyi hak ediyor mu? | Open Subtitles | أنه يستحق أن يُقتل بوحشية على يد حثالة الشارع ؟ |
| Başına gelen onca şeyden sonra bu kadar saygıyı hak ediyor. | Open Subtitles | وبعد كل شيء كان انه من خلال، أنه يستحق أن الكثير من الاحترام. |
| Lanet olsun, senin düşüncelerini hak ediyor. | Open Subtitles | الجحيم, أنه يستحق ان تضعيه فى حسباتك. |
| en iyisini hak ediyor... | Open Subtitles | أعني أنه يستحق الأفضل لكن حضانة الأطفال الصغار فقط... |
| Hayal kırıklığı olduğunu, bir evi olmadığını ve ölmeyi hak ettiğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأنه كان فاشل، أنه لا يستحق أي منزل أنه يستحق أن يموت |
| Prensesi hak ettiğini de nereden çıkarıyor acaba? | Open Subtitles | ما الذى يجعله يعتقد أنه يستحق الأميره ؟ |
| Bizim ailemizde olmayı hak ettiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه يستحق أن يكون بعائلتنا ؟ |
| Daha iyisini hak ettiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنه يستحق مصيرًا أفضل من ذلك؟ |
| Elizabeth Loftus: Ben Elizabeth Loftus, ve denemeye değer dediniz, öyleyse neden denemeyelim, deneyi yapıp sonuçlarını ölçmeyelim? | TED | اليزابيث لوفتوس: أنا اليزابيث لوفتوس وأنت قلت أنه يستحق التجربة، إذاً لم لا نجرب الأمر ونقوم بتجارب ونقيس الأشياء؟ |
| Müşterilerimin sana söyleyeceği gibi her kuruşuna değer. | Open Subtitles | حسنٌ، لأنك أحد زبائني أخبرك، أنه يستحق كلّ بنس، |
| Yakalanmamıza değer derim ben. | Open Subtitles | أنا أقول أنه يستحق أفضل من أن نقع في المتاعب |