| Minicik bir köpeği bu şekilde korkuttuğun için kendinden utanmalısın. | Open Subtitles | أنت يجب أن تخجل من نفسك لتخيف كلبة مسكينة كهذه |
| Yaptığından utanmalısın. Baban sofraya o ıstakozları koyabilmek için çok çalışıyor. | Open Subtitles | يجب أن تخجل من نفسك، والدك يكد كي يوفر لنا الكركند |
| Kendinden utanmalısın. - Böyle bir kadına bunları yapmak mı? | Open Subtitles | لكنك تماديت يجدر أن تخجل من نفسك هي سيدة لطيفة |
| - Utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس شيء يمكن أن تخجل منه |
| Travma yaşaman çok normal. utanılacak bir şey yok bu konuda. | Open Subtitles | من الطبيعي الشعور بالصدمة، وهو شيء لا يجب أن تخجل منه |
| Onu tanıyorsan sen de hapishane kuşu olmalısın. | Open Subtitles | لو كنت تعرفه، فعليك أن تخجل من نفسك |
| Düşene bir tekme de sen vurduğun için kendinden utanmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تخجل من نفسك إيلام عائلة وهي محبطة كهذا |
| Haysiyetimiz yüzünden görmezden geldiğimiz şeyleri sesli söylediğin için kendinden utanmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تخجل من أن تثير أمور يتغاضى عنها بقيتنا من باب الوقار. |
| Lanetli bir adama yalan söylediğin için utanmalısın. | Open Subtitles | يجب عليك أن تخجل من نفسك، لتكذب على رجل مدان. |
| Aha yakaladım seni! Kendinden utanmalısın! Avluyu kirlettiğin için... | Open Subtitles | أمسكت بك يجب أن تخجل من نفسك ترمي المهملات في الفناء الخلفي. |
| Kendinden utanmalısın. Seni ailemize aldık ama sen bizi aldattın. | Open Subtitles | لابد أن تخجل من نفسك لقد أدخلناك فى عائلتنا وأنت خدعتنا |
| Amerika'daki çıkarların için kullandığın insanlardan utanmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تخجل من الأمريكيين الذين تحتال عليهم |
| Devletin verdiği bursla okuyor çocuk! Kendinden utanmalısın. Kendine baba mı diyorsun sen? | Open Subtitles | إنه يدرس على نفقة الحكومة يجب أن تخجل من نفسك ، هل تسمي نفسك أب ؟ |
| Bu yanlış, ve açıkçası, kendinden utanmalısın. | Open Subtitles | ومن الخطأ، وبصراحة، يجب أن تخجل من نفسك. |
| Sen, Moinet. Kendinden utanmalısın. | Open Subtitles | "أنت ثانية يا "مونيت عليك أن تخجل من نفسك |
| Kendinden utanmalısın, senin gibi bir ihtiyar... altın avcılarına ateş ediyor. | Open Subtitles | يجب عليك أن تخجل من نفسك رجل عجوز مثلك... تبحث عن ما يبحثون عن الذهب وتطلق عليهم النار |
| Senin yaşında bir adam. Kendinden utanmalısın. | Open Subtitles | رجل بمثل عمرك، عليك أن تخجل من نفسك |
| - Utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس شيء يمكن أن تخجل منه |
| Ve diğer şeyler var ve onlar sana ait. Bunda utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | هذه الأشياء تخصك وحدك, لا ينبغى لك أن تخجل منها |
| Öyle de kalacak. Tamam, bunda utanılacak bir şey yok. Görevin icabıyla bunu yaptın. | Open Subtitles | هذا شىء لا يجب أن تخجل منه لقد فعلت هذا أثناء أدائك للخدمة |
| Onu tanıyorsan sen de hapishane kuşu olmalısın. | Open Subtitles | لو كنت تعرفه، فعليك أن تخجل من نفسك |