| Ne yaptı bilmiyorum ama ona bir şans daha vermelisin. | Open Subtitles | لا أعرف ما الذي فعله معك و لكن عليك أن تعطيه فرصة أخرى |
| Ona, Noel için istediğini vermelisin. - İpleri biraz çek. | Open Subtitles | يمكنكِ أن تعطيه ما يريد لعيد الميلاد الإمساك بزمام بعض الأمور |
| Ona kayıp hazineni bulması için bir fırsat verebilirsin. | Open Subtitles | أنت يجب أن تعطيه فرصة أخرى لكى يجد كنزك المفقود |
| Yenisini ona verebilir misiniz? | Open Subtitles | أيمكنك أن تعطيه الرقم الجديد ؟ |
| Ya da bu işi yapanların ona vermek istediği bilgiyi verdin. | Open Subtitles | أو منحته بالضبط ما أرداته منك الجماعة المنفذة لذلك أن تعطيه |
| Eve geldiklerinde bunu ona verir misin? | Open Subtitles | أيمكنكِ أن تعطيه هذه عندما يعودون؟ |
| Çantayı ona vermeliydin zira ben peşinden koşmam. | Open Subtitles | كان عليك أن تعطيه الحقيبة لاننى لن اقوم بمطاردتك مثله |
| Grayson'ı incitmeden Bandell'a verebileceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك أى شىء يمكن أن تعطيه لبندال دون الاضرار بجرايسون |
| Şimdi onu bana vermelisin. Kanının dökülmesinden kurtar kendini. | Open Subtitles | . يجب أن تعطيه لى الآن أنقذ حياتك ، بدون إراقة الدماء |
| Eğer onu istiyorsan, herşeyini vermelisin. | Open Subtitles | إذا أردتي تقييده فعليكِ أن تعطيه المفتاح |
| Bu arada bir çocukla oynarken cevabı biliyor olsan bile, atlamadan önce ona en azından rolünü oynama şansı vermelisin tamam mı? | Open Subtitles | بالمناسبة عندما يحرز الطفل ؟ يجدر بك أن تعطيه الفرصة ليمثّل تلميحه حسنا ؟ |
| Hayır yok, varsa bile ailenle ilgilenmesi için onu karına vermelisin. | Open Subtitles | و لو كنتَ تملكه، فيجب أن تعطيه لزوجتك لتعتني بعائلتك. |
| Sıfır grubuysan herkese kan verebilirsin. | Open Subtitles | إذا كان دمك من فصيلة أو فيمكن أن تعطيه إلى أى شخص |
| Şu akşamdan kalmaların kullandığı hızlı rehidrasyon sağlayan şeylerden verebilirsin diye düşündüm. | Open Subtitles | أملت أن تعطيه علاجًا سريعًا لمعالجة جفاف آثار الثمالة. |
| Eğer isterse ona ağrı kesici verebilirsin. | Open Subtitles | الآن، بوسعكِ أن تعطيه مسكنات إذاطلبذلك،فقط .. |
| Yenisini ona verebilir misiniz? | Open Subtitles | أيمكنك أن تعطيه الرقم الجديد ؟ |
| Telefon numaramı ona verebilir misin? | Open Subtitles | أيمكنك أن تعطيه رقم هاتفي؟ |
| Ama Muhammed Ali'nin, George Foreman'la Zaire'de karşılaşması için yaptıklarından dolayı hakkını vermek gerek. | Open Subtitles | ولكن عليك أن تعطيه حقه على ما فعله لجعل محمد علي مقابل جورج فورمان في زائير. |
| Bunu ona verir misiniz? | Open Subtitles | هل يمكن أن تعطيه هذا؟ |
| -Sadece kardeşine vermeliydin. -Evet. | Open Subtitles | ـ ولكن كان يجب أن تعطيه أختك ـ نعم |
| Semptomları azaltmak için diğerlerine verebileceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء يمكن أن تعطيه للآخرين للمساعدة في تقليل الأعراض؟ |
| Sana işkence yapıyorken, dayanamayıp itiraf edermiş gibi ona yanlış bilgi vereceksin. | Open Subtitles | ثم يجب أن تعطيه معلومة خاطئة و أنت تتظاهر بالأعتراف من التعذيب |
| Ona pasaportunu da verebilirdin. | Open Subtitles | لقد كان متبقى أن تعطيه جواز سفرك. |