| Eminim başka yerde olduğunu doğrulayacak bahanen vardır, değil mi? | Open Subtitles | أنا متأكد من أن عندك عذر تواجد ليسند هذا, صح؟ |
| Bak, Carol ve Susan ile bazı sorunların olduğunu biliyorum ve seni anlıyorum. | Open Subtitles | أنظر ،يا روس أنا أعرف أن عندك خلاف مع كارول و سوزان و أنا أشعر بك |
| Ajan Scully, bu aranın gerekçesinin Ajan Mulder'la ilgili olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | أيتها العميلة سكالي, أفترض أن عندك أساس.. لهذا الإنفصال عن العميل مولدر. |
| Onunla yedi yıl aynı evde yaşadıktan sonra onun soğuk, ilgisiz biri olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | يبدو أن عندك شعور منمق للتوصيل و بعد إقامتي في نفس المنزل معها لسبع سنوات |
| Ben de sana alerjin olduğunu söyledim ve sen de bıraktın. | Open Subtitles | قبل أن يكون لأي منا الفرصة للحصول على أي منها لذا أخبرتك لذا أخبرتك أن عندك حساسية ضدها,وأنت توقفت |
| Arabadayken bu gece bir toplantın olduğunu söylememiş miydin? | Open Subtitles | لكن في السيارة ألم تقل لي.. أن عندك اجتماعاً الليلة؟ |
| Örnek verecek olursak, iki farklı kuralımız olduğunu farz edelim. | TED | فمثلا: تخيا أن عندك نوعين من القوانين |
| İyi bir damak zevkin olduğunu unutmuşum. | Open Subtitles | آسفه. لقد نسيت أن عندك ذوق رفيع. |
| İğneyle sorunun olduğunu. Gerçekten de var. | Open Subtitles | أن عندك مشكلة مع الحقن، تقنياً أنت كذلك |
| Ona kanser olduğunu söylediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك قلت له أن عندك سرطان |
| Sürekli yogan olduğunu söylüyordun. | Open Subtitles | كنت دائما تقولين أن عندك حصة يوغا |
| Park yerinde bir Rolls-Royce'unuz olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | Rolls-Royceأعلم أن عندك سيارة مركونة في الجراج الخاص بك |
| Ona başka planlarımız olduğunu söyleyebilirdin. | Open Subtitles | كان بإمكانك أن تخبره أن عندك خطط أخرى |
| Sekiz yaşında bile sıkıntın olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | عرفت أن عندك مشكله عندما كنت في الثامنة |
| Bir sürü şeyle meşgul olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن عندك الكثير من الأمور لفعلها. |
| Bana ulaşmak için bir yöntemin olduğunu sandın. | Open Subtitles | ظننتَ أن عندك تقنية صغيرة جيدة لتجذبني. |
| Hayır, kızınız olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لا أعرف أن عندك إبنة |
| Dört hafta önce Thurston'un, Güney Afrika'da bir ay içinde arz edilecek bazı menkul kıymetleri satın alma hakkı olduğunu ve seninle paylaşmak istediğini söylemiştin. | Open Subtitles | الآن ، (ثيرستن) ، أخبرتني قبل أربعة أسابيع أن عندك خيار للموافقة على الأمن الأفريقي الجنوبي الذي إنتهى في الشهر الفائت |
| Daha fazlası olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن عندك المزيد |
| Neden ona içeride bir kadın olduğunu söylemedin? | Open Subtitles | لما لم تخبرها أن عندك إمرأة ؟ |