| Biliyoruz ki Mars'ta ve Ay'da bu yapılardan çok fazla miktarda bulunuyor. | TED | ونحن نعلم أن في المريخ وفي القمر هناك أطنان من تلك التشكلات. |
| Afrika'da 100 paund gibi az bir parayla bir pınar yapabileceğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم أن في أفريقيا تستطيع بناء بئر بمبلغ بسيط يساوي مئة باوند |
| Yani örneğin New York' da, güzel bir kız görürsen, direkt yanına gidebilirsin. | Open Subtitles | أعني أن في نيويورك , عندما ترى فتاة جميلة , يمكنك الذهاب إليها. |
| Ama benim neslimdekiler bunu sevgi sözcüğü olarak da kullanırdı. | Open Subtitles | مع أن في جيلي توتسي كانت تشير إلى حبيبة المرء |
| Bu alanların her birinde günlük 20 dakikanın üstünde şifresiz konuşmanın yakalanabildiği belirlendi. | TED | لقد وجدوا أن في كل منطقة حضرية، أنهم يستطيعون التقاط ما يفوق عشرين دقيقة في اليوم من المحادثات ذات النص الواضح. |
| Sadece hızlı bir bakış. Ve fark etmemiz gereken şudur ki DNAnızda ki her 300 temel çiftin her birinde biraz farklısınız. | TED | نظرة سريعة. و ما يجب أن ندركه أن في كل 300 زوج من قواعد حمضك النووى، فأنت مختلف قليلا. |
| Duvarlar aynıydı, mobilyalar da, her odanın da aynı olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | الجدران هي نفسها الأثاث الأمر الذي جعلني ألاحظ أن في كل غرفة |
| Ki bu da, bu berbat ekonomide geleceğini sağlamlaştırdı demek. | Open Subtitles | مما يعني أن في هذا الاقتصاد المتأزم، ضمن لنفسه مستقبل |
| Bizim orada olmayı istememizin yanı sıra bölgenin yardımımıza çok ihtiyacı olduğu da bir gerçek. | TED | لكن غضا عن أسبابنا الشخصية لرغبتنا أن في نكون هناك، هناك حوجة كبيرة. |
| Hindistan'da, yeni doğanlara ad koymada, çok eski bir gelenek vardır. Doğum anında takımyıldızların bulunduğu konuma ve burçlara göre ad verilir. | TED | واتضح أن في الهند هناك تقليد طويل عن اسماء مستسقاة من الابراج وتشكيلات النجوم تبعاً لوقت الولادة. |
| Tam burada sudan ayrılıyoruz. Önemli bir nokta da, oyunun her seviyesinde oyuncunun kendi yaratığını tasarlayabiliyor olması. Bu aslında oyunun temel özelliklerinden biri. | TED | في هذه المرحلة، نترك الماء الشيئ المهم في هذه اللعبة هو أن في كل مستوى يقوم اللاعب بتصميم مخلوقه، وهذا جانب أساسي من هذا. |
| Gittikçe, Amerika'da orta yaş sınırının 85'e kadar çekilmesi gerektiği söyleniyor. | TED | إنهم يقولون الآن أن في أمريكا، أن متوسط العمر يجب أن يعتبر حتى 85 عاماً. |
| Aslında hiç kimse insan beynindeki ya da başka bir beyindeki nöron sayısını hesaplamamış gibi görünüyor. | TED | يبدو أن في الحقيقة لم يحسب أحد عدد الخلايا العصبية في الدماغ البشري، أو في أي دماغ آخر بهذا الخصوص. |
| Ama işler şimdiki gibi giderse, 50 yıl içinde mercan kayalığı kalmayabilir. Ticari balıkçılık da sona erebilir, çünkü avlayacak balık kalmaz. | TED | لكن الأعمال كالعادة تعني أن في خمسين سنة، ربما لا يكون هناك جزر مرجانية، ولا صيد تجاري، لأن الأسماك ستكون ببساطة أختفت. |
| 2019'da bizi besleyen çiftçilerin aç olması çılgınca. | TED | أمرٌ جنوني أن في عام 2019 الفلاحين الذين يطعموننا جائعون. |
| Saat 16.10'da, o öğleden sonra Juliette ve Marianne'ın Juliette'in kocasının çalıştığı garaja gelişlerini, nasıl gösterir veya anlatabilirsiniz? | Open Subtitles | كيف تقول أو تبين أن في الساعة 4: 10 عصر ذلك اليوم، جاءت جولييت وماريان لأحد ورش السيارات حيث يعمل زوج جولييت؟ |
| Koruyabiliriz sanırım. Tabi işler daha da kötüleşmezse. | Open Subtitles | أعتقد أن في وسعنا، إذا أنها لا تحصل على أي أكثر سوءا. |
| Ve Amerika'da birinin böyle bir tavır koyduğunu görmek bizim için olağanüstüydü. | Open Subtitles | 'وبالنسبة لنا ، كان من غير العادي أن نرى أن في أميركا في ذلك الوقت 'هل يمكن لشخص يتخذ مثل هذا الموقف. |
| Bu grafiklerin hepsinde de gördüğünüz gibi Eğri grup-içinde, otoritede, saflıkta yükseliyor. Ki bu, ülkelerden her birinde tartışmalar kötülük ve iyilik üzerine değil. | TED | لاحظ أيضاً أن في كل هذه الرسوم , المنطقة منحدرة في جزء مجموعات السلطة , النقاء . الشيء الذي يظهر أن داخل كل دولة , الإختلاف ليس بسبب الضرر والعدل . |