| Ama düşündüm de aradan bir süre geçtiğinde arkadaş olabiliriz. | Open Subtitles | خطر ببالي أن مع الوقت من الممكن أن نصبح أصدقاء |
| O adam patronsa, buraların patronu oysa biz de burada patron olabiliriz. | Open Subtitles | إن كان ذلك الرجل هو الزعيم هنا، فيمكننا هنا أن نصبح زعماء |
| Ama çok emin olmadan önce diğer ülkelere de bakmakta ve bu organizmanın her zaman daha zararsız hale evrimleşmediğine emin olmakta fayda var. | TED | و لكن قبل أن نصبح واثقين جداً, من الأفضل أن ننظر الى بعض هذه البلدان, و نتأكد أن هذا الميكروب لا يصبح أخف وطأة فقط |
| İşin gerçeği sonsuza dek başkalarına bağımlı bir ülke olamayız. | Open Subtitles | الحقيقة أنه لا يمكننا أن نصبح دولة مستقلة الى الأبد |
| Evet, er yada geç, hepimiz sorumluluk sahibi yetişkinler olmalıyız. | Open Subtitles | نعم، عاجلاً أو آجلاً يجب أن نصبح جميعاً راشدين مسئولين |
| Eğer suçlu olmamızı isterseniz, suçlu oluruz. | Open Subtitles | اذا تريدون أن نصبح مذنبين سوف نكون مذنبين |
| Aynı zamanda müheahhit olmamız gerekiyordu. Çünkü bizimle riski paylaşmaya gönüllü birini bulmakta başarısız olduk. | TED | توجب علينا كذلك أن نصبح مقاولين لأنه كان من الصعب أن نجد من يريد أن يخاطر معنا بهذا المشروع. |
| Onlar gibi olmamızı istiyorlar: Anlayışsız, nefret dolu ve vahşi. | TED | يريدوننا أن نصبح مثلهم: متعصّبين ويملئ الكره قلوبنا وقاسين. |
| İşin aslını istersen, film yıldızı siyahî oyuncuları bile olabiliriz. | Open Subtitles | أجل، في الحقيقة، يمكننا أن نصبح مشاهير أفلام سود كذلك |
| Birbirimiz için yenilenebilir enerji kaynağı olabiliriz. | TED | بإمكاننا أن نصبح مصادرنا للطاقة المتجددة من أجل بعضنا البعض. |
| Birbirimize aşık olmamız gerekmiyor, ama arkadaş olabiliriz. | TED | لا يلزمنا الوقوع في حب بعضنا البعض، لكن نستطيع أن نصبح أصدقاء. |
| Şimdi hepimiz kirliliğin değil çözümün parçası olabiliriz. | TED | لذا، الآن، يمكننا جميعًا أن نصبح أن نصبح جزءًا من الحل وليس من التلوث. |
| Ve yeniden dost olabiliriz... ve her şey. | Open Subtitles | الجو لطيف هناك، وعندها، يمكن أن نصبح أصدقاء من جديد وكل شيء.. |
| Biz karı koca olmadan önce abi kardeştik. | Open Subtitles | كنا بالفعل أخ وأخت قبل أن نصبح زوجاً وزوجة |
| Biz de ülkenin geri kalanı gibi olmadan bu şehirdeki pislikleri temizlemenin zamanı gelmişti. | Open Subtitles | حسنا.اٍنها مسألة وقت لقد فحصوا المخلفات بالمدينة قبل أن نصبح مثل باقي المدينة |
| Biz de ülkenin geri kalanı gibi olmadan bu şehirdeki pislikleri temizlemenin zamanı gelmişti. | Open Subtitles | حسنا.اٍنها مسألة وقت لقد فحصوا المخلفات بالمدينة قبل أن نصبح مثل باقي المدينة |
| Fakat bu zengin olamayız anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لكن هذا لا يمنع أن نصبح أثرياء حتى إتمام الصفقة |
| Bence yaptığımız işte cesaretin aktarıcıları olmalıyız. | TED | أعتقد أننا لا بد أن نصبح ناقلين للشجاعة في العمل الذي نقوم به. |
| Umarım bir dahaki sefere aynı grupta oluruz. | Open Subtitles | سنسب الفرص من الآخرين. أعتقد بأنّنا يمكن أن نصبح زوجين فى شيء آخر , هاه؟ |
| Bakın, yemek pişirmek aynı zamanda göç eden bir tür olmamızı sağladı. | TED | الآن الطبخ سمح لنا أن نصبح من الانواع المهاجرة |
| Eğer çatışmadan korkmayacaksak, bunu bir düşünüş biçimi olarak göreceksek, bu işte iyi olmaya ihtiyacımız var. | TED | إذا كنا لن نخاف من الصراع، يجب علينا أن نراه كنوع من التفكير، ومن ثم يجب علينا أن نصبح جيدين جدًّا فيه. |
| Zamanında çok daha fazlası olabilirdik. | Open Subtitles | كان هنالك وقت كدنا أن نصبح أكثر من ذلك |
| Yani bizim de siyahî birileri olabileceğimizi görmeni istedik. Evet. | Open Subtitles | لذا أردنا أن نخبرك أن بإمكاننا أن نصبح سوداً كذلك |
| Bence sürdürülebilir enerjinin geleceği büyük oranda kaçınılmaz, ama uzayda seyahat eden bir medeniyet olmak kesinlikle kaçınılmaz değil. | TED | اعتقد أن مستقبل الطاقة المستدامة حتمي إلى حد كبير، لكن أن نصبح حضارة تسافر عبر الفضاء ليس حتميًا بالتأكيد. |