| Evet, hazırım. Ayrıca istekli ve güçlüyüm. - Geçebileceğim yegâne test aslında. | Open Subtitles | أجل , أنا مستعده , أنا راغبة وقادرة أيضاً إنه الأختبار الأول الذي قد أتخطاه في الحقيقة |
| Ayrıca evin içinde kilitlenmişler. Evin içinden nasıl kilitlenirsin ki? | Open Subtitles | وقال أيضاً إنه محتجز في المنزل لكن كيف يكون محتجز في الداخل |
| Ayrıca kendi ailesinin savunulamayacak ve mantıksız fikirleri yüzünden yok oluşunu izlediğini söylerdi. | Open Subtitles | سيقول أيضاً إنه شهد دمارعائلته لأن الشعب رأى أنهم يمثلون أفكاراً غيرمعقولة وغير مبررة. |
| Hayır, efendim, şu anda her yönden küstah ve kibirli olsa da. | Open Subtitles | لا يا سيدي، في الوقت الحاضر أيضاً إنه فى كل جزءُ متغطرس |
| Donna Filumè, gelin bakın. Ricardo da burada. Aşağıda kapıda sizi bekliyor. | Open Subtitles | ريكاردو في انتظارك أيضاً إنه بالطابق الأسفل عند الباب الأمامي |
| Beyninizi de kullanmanız gerekmezdi. Çok çabuk etki altına giriyor. | Open Subtitles | دون أي تفكير أيضاً إنه سهل الإقناع من قبل العنيفين |
| Babanın koltuğunu göremeyince kendisinin de gittiğini sandı. | Open Subtitles | لقد رأى كرسي أباك عندما أخرجته وهو خائف أن يذهب أباك أيضاً إنه يتوقع الغدر |
| Bak, Milo Ayrıca, tarihte olayların daha akışkan olduğu zamanlar olduğunu da söyledi. | Open Subtitles | أسمع , مايلو أخبرني أيضاً إنه هناك لحظات من التاريخ عندما تصبح الأشياء أكثر مرونة |
| Ayrıca o sırada, bir adamla buluştuğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أيضاً إنه التقى برجل في ذلك الوقت. |
| Baktığın tavan. Ayrıca gündüz de. | Open Subtitles | ذلك السقف , أيضاً , إنه النهار |
| Ayrıca Fairfax'ten de araba çaldı. | Open Subtitles | نعرف أيضاً إنه سرق سيارة هذا الصباح من منزل في مقاطعة "فيرفاكس" |
| Ayrıca da çok korkunç. | Open Subtitles | و فضيع أيضاً إنه فضيع في المقام الأول |
| Ayrıca cemaatinden kimsenin Walker'ı tanımadığını söylüyor. | Open Subtitles | ويقول أيضاً إنه هو و اتباعه لا يعرفوا "واكر". |
| Ayrıca açık hava sporlarında uzman ve hırslı bir avcı. | Open Subtitles | و أيضاً إنه خبير في الصيد و صياد شره. |
| Muhtemelen o da birşeyler okuyordur. Çok içten biri. | Open Subtitles | ربما يقرأ أيضاً , إنه عميق جدً , تدرين ذلك ؟ |
| Evet. Herhalde üç kat da pahalıdır. | Open Subtitles | نعم, و من المحتمل أيضاً إنه أثمن ثلاث مرات |
| Ondan da emin değilim. Epey lezzetli ama. | Open Subtitles | لست متأكداً من هذا أيضاً إنه لذيذ رغم ذلك |
| Yine de, bunun hiç gerçekleşmeyeceğini söyleselerdi de sorun olmazdı. | Open Subtitles | حتى لو قالوا لي انه لن يحدث ذلك أبداً أعتقد أن ذلك سيكون جيداً أيضاً إنه الإنتظار الذي لا أستطيع تحمله |
| Aynı zamanda bir bakıma parlak bir hekimlik geleceğini de feda etmiş. | Open Subtitles | و من أجل إعطاء مستقبل باهر في الطب أيضاً إنه جنون |
| Ama aynı zamanda birazdan söyleyeceğim şey için de canlı bir kanıt oldu bu durum. | Open Subtitles | .. ولكن .. حسناً، إنه أيضاً .. إنه أعتقد أنه دليلٌ حي |