| Önce bizi korkutmaya çalışıp ardından da arkadaş olmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنها تحاول إخافتنا ثم تصبح صديقتنا أنتم تعلمون |
| Zaten muhtemelen sadece bizi korkutmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وعلى أية حال من المحتمل أن يحاول إخافتنا فقط |
| Sizce herif resmimi o şekilde parçalayarak bizi korkutmaya mı çalışıyordu? | Open Subtitles | أتعتقد بأن هذا الرجل كان يحاول إخافتنا بتفجير |
| Kara Bakire mezhebi, keçi maskeli canavar olayı arkadaşları korkutmak için kullandıkları bir yer altı hayalet hikayesi. | Open Subtitles | عبادة العذراء السوداء المسخ ذو القناع من جلد الماعز إنه مجرد بيت مسكون تحت الأرض بهدف إخافتنا سريعاً |
| Hala bir ordusu var iken bizi korkutup taviz almak için son çabaları bunlar. | Open Subtitles | إنها محاولة فاشلة أخيرة لمحاولة إخافتنا لتنفيذ مطالبه بينما لازال عنده ما يسمى جيشاً |
| Boyun eğelim diye korkutmaya çalışıyor. | Open Subtitles | كل هذا أكاذيب هو يريد إخافتنا حتى نذعن له |
| Ev bizi ayırdı. Bizi korkutmaya çalışır gibiydi. | Open Subtitles | البيت فصلنا عن بعضنا ، كما لو كان يريد إخافتنا |
| Kontra Komandan, biz rahipleri korkutmaya çalıştı. | Open Subtitles | قائد الكانترا كان يحاول إخافتنا نحن الكهنة |
| Onlar bizi korkutmaya çalışıyor. Bizi öldürmeyecekler değil mi? | Open Subtitles | إنهم يحاولون إخافتنا فحسب لن يقوموا حقاً بقتله ، أليس كذلك ؟ |
| Onlar bizi korkutmaya çalışıyor. Bizi öldürmeyecekler değil mi? | Open Subtitles | إنهم يحاولون إخافتنا فحسب لن يقوموا حقاً بقتله ، أليس كذلك ؟ |
| Sizin gibi korucular bizim gibi South Beach'lileri korkutmaya bayılır zaten. | Open Subtitles | أجل أنتم أيها الأولاد الغاضبون تحبون إخافتنا نحنُ الناس السالمين، ألستم كذلك؟ |
| Belki bizi korkutmaya çalışıyordur. - 6 aydır bir iz bile bulamadık. | Open Subtitles | كل عميل إف بي آي في البلاد يبحث عن أبي ربما كان يحاول إخافتنا |
| Belki de bardayken bizi korkutmaya çalışan o hödüklerdir. | Open Subtitles | ربما كان هذا الريفى الذى إلتقينا به فى البار يحاول إخافتنا |
| Bizden bir şeyler çıkarmak için bizi korkutmaya çalışıyor. | Open Subtitles | حسنًا، هي فقط تحاول إخافتنا حتى نفرغ و نبوح لها بما لدينا |
| Babam sadece bizi korkutmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | موعد الحظر الساعة 10 ليس حقيقيًا أبي كان يحاول إخافتنا وحسب |
| İddiaya girerim ihtiyar Cecil Jacobs beni korkutmaya çalışıyor. | Open Subtitles | "أراهن على أنة "سيسل جاكوب يحاول إخافتنا |
| İddiaya girerim ihtiyar Cecil Jacobs beni korkutmaya çalışıyor. | Open Subtitles | "أراهن على أنة "سيسل جاكوب يحاول إخافتنا |
| Evdeki korkunç cesetle bizi korkutmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | حتى إذا حاولت إخافتنا بذلك الشيء المروع |
| Yoldan çıkmamız için bizi korkutmak istiyorlar. Daha önce de böyle şeylerle uğraşmıştık. | Open Subtitles | إنّه يحاول إخافتنا لنحِد عن الطريق، ولقد تعاملنا مع أشياء من هذا القبيل قبلاً. |
| Nereye dönüp baksak, birileri bizi korkutup kaçırtmaya çalışıyor. | Open Subtitles | كُلَّ مَرَّةٍ نَستديرُ، يحاول شخص ما إسْقاطنا أَو إخافتنا أَعتذرُ. |
| Böyle şeylerle bizi korkutmayı sevdiğini biliyorum. | Open Subtitles | اسمع! أعرف أنك تحاول إخافتنا عن طريق القيام ببعض الحيل. |
| Bize şirketin istemli bir toplantı hazırlayıp sendika kurmaktan korkutabileceğini söyledi. | Open Subtitles | اخبرنا ان الشركه قد تنادي من أجل إجتماع خياري ومن ثم تحاول إخافتنا لتوقف إتحادنا |