| Tanrı'nın altında tek bir ulus olmuş bölünmez özgürlük ve herkes için adaleti savunan Amerika Birleşik Devletleri'ne sadık kalacağıma ant içerim. | Open Subtitles | أتعهد بكل إخلاص أمام علم أمريكا بأن نكون دولة واحدة لا تتجزأ حت حماية الله وأن يكون القانون والحرية هما الحاكم بيننا |
| Tanrı'nın altında tek bir ulus olmuş, herkes için adaleti savunan Amerika Birleşik Devletleri'ne sadık kalacağıma ant içerim. | Open Subtitles | أتعهد بكل إخلاص أمام علم أمريكا وأمام الجمهورية بأن تكون دولة واحدة لا تتجزأ تحت حماية الله |
| Ölümü şeref ve sadakat olmadayan bir yaşam için tercih eder. | Open Subtitles | حتى إنه يفضل الموت على الحياه بدون شرف و إخلاص |
| O'na kahrolası faydasız spastik bir amcık diyebilirsin, ama bu sadakat değilse, bilmiyorum nedir. | Open Subtitles | تستطيع أن تقول أنهُ طائش عديم الفائدة لكن إن كان ذلك ليس إخلاص للعمل لا أعرف ما قد يكون |
| Justin'in hayranlarına olan bağlılığı ve hayranların Justin'e olan bağlılığı, onu canlı kılan şey, sanırım çünkü raydan çıktığı anda onu geri döndüren ve, moral sağlayanlar onlar oluyor. | Open Subtitles | إخلاص جاستن لجماهيره. وإخلاص جماهيره له. هو ما يبقيه على قيد الحياة. |
| Bu romantik ideal yüzünden, eşimizin sadakatine eşi görülmemiş bir hevesle güveniyoruz. | TED | بسبب هذه الرومانسية المثالية نعتمد على إخلاص الشريك مع حماسة فريدة من نوعها |
| İçtenlik ve de nezaket eksikti. | Open Subtitles | وليس فيه أي إخلاص ولا حنان |
| Hayır, bu sana tüm samimiyetimle kararına saygı duyacağımı söyleyen benim. | Open Subtitles | كلا هذا أنا وبكل إخلاص أقول أننى سأتشرف بإختيارك |
| Bir erkek ancak bu kadar sadık olur. Ne fazla, ne eksik. | Open Subtitles | هكذا إخلاص الرجل لا أكثر لا أقل |
| Bunu göz ardı etme. İnsanlar bu nedenle ona sadık. | Open Subtitles | لا تتغاضى عن ذلك ذلك سبب إخلاص الناس له |
| Babasından daha mı sadık? | Open Subtitles | أكثر من إخلاص أبيه ؟ |
| Ne sadık. | Open Subtitles | يا له من إخلاص. |
| İşte o zaman benim S.H.I.E.L.D.'a, S.H.I.E.L.D.'ın bana olduğundan daha fazla sadık olduğumu anladım. | Open Subtitles | وأدركت وقتها أنني مخلص لـ(شيلد) أكثر من إخلاص (شيلد) لي |
| Belki bu sefer Tanrılar, Firavunun sadakat yoksunluğuna rağmen onu mükafatlandıracak. | Open Subtitles | ربما سوف يكافئونها الآلهه بهذه المره رغم قل إخلاص الفرعون |
| sadakat yemini ettiği için artık tek yüzlü olacağını sanıyorum. | Open Subtitles | وأمنت بأنه سيبقى فقط بوجه واحد والأن هو لديه إخلاص مؤكد |
| sadakat, dostum. Benim için önemli olan sadakattir. | Open Subtitles | الإخلاص.إخلاص رَجُلِي هو ما يهمني. |
| - Tam sadakat. Doğru değil mi? - Plan bu Steve. | Open Subtitles | إخلاص كامل، أليس كذلك - هذا هو المطلوب ستيف - |
| sadakat bir nevi tembellikten doğar. | Open Subtitles | إخلاص ينبع من نوع من الكسل |
| Artık senden de aynı bağlılığı bekliyorum. | Open Subtitles | أنا أتوقع إخلاص مُماثل منكِ الأن. |
| Artık senden de aynı bağlılığı bekliyorum. | Open Subtitles | أنا أتوقع إخلاص مُماثل منكِ الأن. |
| Rütbesi sayesinde dişilerden bir grubun sadakatine sahip ve dişiler çölde yiyecek ve su arayan liderlerini yakından takip ediyorlar. | Open Subtitles | منزلته ، قد أكسبته إخلاص الإناث... و هن يتبعونه عن كَثَبْ في ترحاله عبر الصحراء... ... |
| Meslektaşlarımın sadakatine bel bağlanamaz. | Open Subtitles | لا يمكن الإعتماد على إخلاص زملائي. |
| Tüm samimiyetimle bizi karşı karşıya getirmemenizi istiyorum. | Open Subtitles | أطلب منكم بكل إخلاص أن لا تفرّقوا هذه المجموعة |