| Gerçek hastaları gördüm ve 17 yıldır ilk defa, doğrusu yönetici danışmanı olduğumdan beri ilk defa. beyaz önlük giydim. | TED | رأيت مرضى حقيقيين ولبست الكوت الأبيض للمرة الأولى خلال 17 سنة، في الحقيقة منذ أن أصبحت مستشار إداري. |
| Birçok Y Kuşağı mensubu gibi o da kendini yönetici olarak çalışmaya hazırlamıştı; herhangi bir liderlik eğitimi almadan. | TED | مثل الكثيرين من أقرانها المنتمين لجيل الألفية، تمكنت من الحصول على منصب إداري قبل أن تحصل على أي تدريب قيادي رسمي. |
| New York Bölge Savcısının idari asistanının asistanının asistanıyım. | Open Subtitles | أنا مساعد لمساعد نائب مساعد إداري لي النائب العام لمقاطعة نيويورك. |
| Bu eski idari işler asistanı, "idari" ve "asistan" kelimelerini yanlış yazmış. | Open Subtitles | يا إلهي ، هذا المُساعِد الإداري السابق ''أخطأ بتهجئة كلمة ''إداري ''و ''مُساعِد |
| Ama yine de o yılların sonunda, ülke yanlış yönetim ve politik tutarsızlık dönemine geri döndü. | TED | لكن بنهاية العقد، شهدت البلد عدم استقرار سياسي وفساد إداري. |
| yönetimsel, başka bir şey değil. | Open Subtitles | إنه أمر إداري,ليس أكثر |
| Ve onu yaratan insanlar geri döndü: proje yöneticileri, şirket yöneticisi. | TED | والناس الذين قاموا بعمله عادوا مرة أخرى: إداري المشروع، رؤساء الشركة السابقين. |
| Biraz zaman geçince de, yöneticilik programına başvuracağım. | Open Subtitles | وبعد مضي بعض الوقت، سأقدم طلباً لمنصب إداري. |
| Kadın yönetici falan herhalde? | Open Subtitles | لا بد أنها عملت في منصب إداري ، أليس كذلك؟ |
| Ve bir yönetici eğitim programları var. | Open Subtitles | ولديهم برنامج تدريب إداري يجب أن تبدأ من الأساس |
| O zaman yönetici ortağı olarak bilmelisin ki en kıymetli oğlunu saldırı ve kötü muameleden dava ediyorum. | Open Subtitles | اذا كشريك إداري يجب ان تعرفي أنني سأقاضي إبنك المفضل للاعتداء و الضرب |
| Bölgemizde bir başka kadının daha yönetici pozisyonunda olduğunu görmek çok güzel. | Open Subtitles | سعيدة لوجود أمرأة أخرى تأخذ منصب إداري في المنطقة |
| Bu da sporcu barının birinde tanıştığın, yönetici asistana sökebilir. | Open Subtitles | وربما هذا سيناسب شخص مثل, إداري مساعد تقابله في حانة رياضية لكن هذا لا يناسبني |
| Firma, YouFace* adlı faal ve geleceği parlak bir sosyal ağ satın aldı, bu yüzden, her yönetici YouFace sayfasını oluşturmak zorunda. | Open Subtitles | كسبت الشركة موقع إلكتروني إجتماعي واعد يدعى "يوفايس" لذا فكل إداري عليه إنشاء صفحته الخاصة على "يوفايس" |
| Bu eski idari isler asistani, "idari" ve "asistan" kelimelerini yanlis yazmis. | Open Subtitles | يا إلهي ، هذا المُساعِد الإداري السابق ''أخطأ بتهجئة كلمة ''إداري ''و ''مُساعِد |
| Elinde idari bir yönetim kabusu sorumluluğuyla istediği şeyleri keyfince yapamaz. | Open Subtitles | المسؤولية عن كابوس إداري لن تختفي فقط لأنه يريد ذلك |
| Oldukça idari bir iş. | Open Subtitles | هو تنفيذي في الغالب وعمل إداري |
| Olmaz. Yarın yönetim kurulu toplantısı var. | Open Subtitles | لا أستطيع لدي إجتماع إداري غداً |
| Ben sana mesleki bağlamda çok basit bir yönetimsel öneri sunuyorum ve senden cevap olarak Judy Blume eserinin ikinci yarısı alıyorum. | Open Subtitles | أنا أعطيتك إقتراح إداري بسيط في منافسة إحترافية وحصلت منك على الجزء الثاني " من رواية " جودي بلوم ( جودي بلوم .. |
| Polis departmanı onu yönetimsel çalışma listesine eklemiş. | Open Subtitles | الإدارة أدرجته كوسيط إداري |
| Rebecca Payne'i bulun. Hope Memorial Hastanesi'nin yöneticisi. | Open Subtitles | جد ريبيكا بان، مشرف إداري مستشفى الأمل التذكارية |
| Hastane yöneticisi acil olarak çağırılmamıştı. | Open Subtitles | ضد مستشفى هاربور إداري المستشفى ليس بعيداً لحالة طارئة |
| İyi bir orta-derece yöneticilik. Sadece malzemeleri biraz karıştırır. | Open Subtitles | جيد منتصف نوع إداري فقط يندمج مع الأثاث هناك |