| Annen bir kaç hata yaptı, hepsi bu. | Open Subtitles | أمك إرتكبت بضعة أخطاء فحسب, ذلك كل ما بالأمر |
| Faul yaptı. Formandan çekti. Sen aşırı tepki gösterdin. | Open Subtitles | لقد إرتكبت خطئاً ضدّكِ و لكنّ ردّكِ كان أكثر ممّا يلزم، هذا كل ما في الأمر |
| Hiç tanımadığın bir kız için cinayet işledin yani. | Open Subtitles | إرتكبت جريمة قتل لأجل فتاة لم تقابلها أبدًا حتى |
| Hakkındaki düşüncen, yaptığın hata yüzünden seni görev değişikliğine zorladığı için değişmedi yani? | Open Subtitles | ورأيك هذا لم يؤثر بها للحصول على إعادة تعيين بعد أن إرتكبت خطأ؟ |
| Asla anlamayacaksınız sizinki gibi mantıklı bir zihin için cinayet işledim. | Open Subtitles | لن تفهم أبداً لعقل منطقى كعقلك لقد إرتكبت جريمة قتل |
| Buraya gelmekle çok büyük bir hata yaptığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أننى إرتكبت خطأ كبيرا بالمجئ إلى هنا |
| Bailey olayı ile hiç alakam yoktu ve Jordan Tower'daki korkunç bir hataydı. | Open Subtitles | بصراحة لم يكن لي علاقة بما حصل في السور القديم و قد إرتكبت خطئاً فظيعاً |
| Annem, onunla evlendiği günün sabahı annesi büyük bir hata yaptığını söylemiş. | Open Subtitles | أتتذكر اليوم الذي تزوجت فيه أمي في صبيحة اليوم التالي أخبرتها أمها أنها إرتكبت خطاً |
| En başından beri benimle oynuyormuş, ama sonunda çok büyük bir hata yaptı. | Open Subtitles | كل الوقت. كانت تلعب بي لكنها في النهاية إرتكبت أكبر أخطائها |
| Arabayı olay yerinde bırakarak hata yaptı. | Open Subtitles | إرتكبت خطأً بتركي تِلك السيارة بمسرح الجريمة |
| Bir çok hata yaptı ama ne yardım ediyordu ne de ortaklık yapıyordu. | Open Subtitles | لقد إرتكبت أخطاء لكنها لم تُساعد أو تُحرض |
| Tanrı'ya ve kralına karşı ağır suçlar işledin. | Open Subtitles | لقد إرتكبت جرائم خطيرة ضد الله وملكك |
| Başka bir şey daha, federal soruşturma tanığını açıklayarak federal bir suç işledin. | Open Subtitles | هناك شيء آخر... أنت إرتكبت للتو جريمة بكشف هوية شاهد فيدرالي |
| Bir canilik işledin ve bunu da cezan olarak seçtin. | Open Subtitles | إرتكبت عمل وحشي وإخترت هذا كعقاب لك |
| Başkan'ın programını ona göre ayarlamam lazımdı ama ben hata yaptım. | Open Subtitles | كان يجب أن أجعلهُ في فندق المملكة كما هو مُعتاد للرئيس ولكنني إرتكبت خطأ |
| Çünkü çok hata yapıp balıkları kaçırmıştım. | Open Subtitles | لقد إرتكبت العديد من الأخطاء و أفزعت الأسماك |
| Çok hata yaparsanız kesinlikle... | Open Subtitles | إذا إرتكبت كثيرا من الأخطاء أنت بالتأكيد ستكون |
| İnanıyorum ki, sizin gözünüzde günah işledim ama Tanrı'nın da sizin gözünüzle baktığını kim bilebilir? | Open Subtitles | ، أعتقد أني إرتكبت الإثم في عينيك لكن من يعلم إن كان الرب يشاركك الرأي؟ |
| Anladık, hata işledim. Bir daha olmaz. | Open Subtitles | حسناً، لقد إرتكبت خطأ، أنا آسف لا تحاول حمايتي, إن ذلك لن يحدث ثانية |
| Peder, beni bağışlayın. Günah işledim. Çok kötü davrandım. | Open Subtitles | أبتي، رجاء إغفر لى لأنى إرتكبت إثما, أنا كنت سئ. |
| gitme hata yaptığımı biliyorum,lütfen affet beni | Open Subtitles | لا ترحلي أعرف أني إرتكبت خطأ ، أرجوك سامحيني |
| Büyük ihtimalle değildi ve bu yaptığınız bir hataydı. | Open Subtitles | هل من المحتمل جدًا بأنّه لم يكن كذلك وأنّك إرتكبت خطأ |
| Bu konuda ben de çok şikayet aldım... ancak şirket hata yaptığını kabul etmeyecektir. | Open Subtitles | أنظر، لدي العديد من الشكاوي لكن الشركة لن تعترف أنها إرتكبت خطأً |
| Bir hata yapmış olsam dahi kral beni nasıl öldürtebilir? | Open Subtitles | مع أنني ...قد إرتكبت خطأً كيف عسى الملك أن يقتلني؟ |
| Çok ciddi bir hata yaptınız Yüzbaşı. | Open Subtitles | لقد إرتكبت خطأ كبير جداً، أيها القائد. |